Bisiklet Zinciri – Açık Radyo

Bisiklet Zinciri – Açık Radyo

Açık Radyo, gerçekten dolu dolu bir radyo. İnsanların radyoya olan ilgisinin giderek azaldığı şu zamanlarda radyo dinlemeyi, kaliteli ve çeşitli içeriğe radyo aracılığı ile ulaşmayı seçen insanlar için önemli bir işlevi yerine getiriyor. Daha önce Koşturmaca Podcast olarak Ilgaz Kuruyacızı ile birlikte Alper Dalkılıç ve Elena Polyakova’nın Yeter Ki İste programına canlı olarak katılmış, koşu üzerine güzel bir sohbet yapmıştık.

Geçtiğimiz hafta da sevgili arkadaşım Muzaffer Çorlu (@muzaffercorlu) beni kendi programı olan Bisiklet Zinciri‘ne davet etti. Uzun mesafe koşusuna farklı yönlerden baktığımız hoş bir sohbet oldu. 11 Mayıs 2020 Pazartesi günü saat 11:00’de yayınlanan programı tanıtırken Muzaffer şöyle yazmış:

Yarin 11.00’de @acikradyo’da, iki kere spartatlon kosmus (2 x 246 km) dayaniklilik sporlari felsefesini bedensellestirmis Mert Derman @spinodal ile dayaniklilik sporlari, fesefesi, bagimliligi ve dahasini konustuk, bekleriz.

Programın yayınlanmış halini Açık Radyo arşivinden erişebilirsiniz. Ben de bir versiyonunu aşağıda paylaşıyorum. Umarım kaçıranlar buradan dinleyebilir ve bizim sohbetten aldığımız kadar keyif alır.

Herkese iyi antrenmanlar.

Açık Radyo – Bisiklet Zinciri – 11 Mayıs 2020

Video Söyleşi

Video Söyleşi


Erman Üsküdarlı
 gençlere ulaştırmak için alanında uzman olmuş ya da alanları dışında tutkularının peşinden giderek çevresindekilere ilham veren kişilerle söyleşiler yapıyor. Beni de böyle görmesi ve söyleşi yapması gurur verici. Videoda konuşmak benim için zor olacak diye düşünmüştüm ama söyleşi çok hoş ilerledi ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Kanalındaki diğer videolar da ilginizi çekebilir: http://youtube.com/c/ermanuskudarli

İki Kere Spartathlon (246 km) Yarışını Tamamlayan Ultramaratoncu Mert Derman İle Söyleşi
Ultra maratonlara nasıl hazırlanırım?

Ultra maratonlara nasıl hazırlanırım?

Çok sık karşılaştığım sorulardan biri bu. Yarı maraton ve maraton koşmuş kişiler ya da belki 50-60 kilometrelik yarışlara katılmış koşucular daha uzun yarışlara hazırlanmak için ne yapmaları gerektiğini ya da buna hazır olup olmadıklarını nasıl anlayacaklarını sorarlar. Bu yazıyı KoşuForum‘da yazmıştım ama blogun takipçileri için buraya da eklemek istedim. Tabii ki daha detaylı, uzun uzun veya rakamlar vererek de anlatılabilir ama işin özeti olsun istedim. 7 maddede açıkladım.

YAZININ DEVAMI
Flitch Way 100 K

Flitch Way 100 K

Note: This is a blog mainly in Turkish. But starting with this race report, I hope I will be writing in English more frequently. Since this was a race in UK it is a good starting point.

[Türkçe versiyonu]

I completed 2019 by running every day in December. When I started the new year, I was thinking about races to run and my running goals. For 10 years, I tried how fast I could get in short races, tested how quickly I could run the marathon distance, tried to survive longer races, completed 100 km and 100 miles races, and even ran Spartathlon twice. So what did I want to do now? I thought about this for a while. Actually, what I wanted to do was running a 24-hour race on the track, but I knew that I did not have a planned/scheduled training for a long time, and even though I was running randomly, my training volume was not enough for this. So I decided to run a 100 km race. If you would like to to read both my thoughts on this decision process and the report of the race, let’s start.

READ MORE
Flitch Way 100 K

Flitch Way 100 K

[English version]

2019’u Aralık ayında her gün koşarak tamamlamıştım. Yeni yıla başlarken koşu yarışları ve kendi koşu hedeflerimle ilgili düşünüyordum. 10 yıldır kısa yarışlarda ne kadar hızlanabileceğimi denemiş, maraton mesafesini ne kadar kısa sürede koşabileceğimi test etmiş, daha uzun yarışlarda ayakta kalmaya çalışmış, 100 km ve 100 mil yarışlarını tamamlamış, hatta iki defa Spartathlon koşmuştum. Peki şimdi ne yapmak istiyordum? Bir süre bu konuda düşündüm. Aslında yapmayı istediğim şey pistte bir 24 saat yarışı koşmaktı ama uzun zamandır planlı/programlı bir koşu düzenim olmadığını, plansız olarak koşuyor olsam da antrenman hacmimim bunun için yeterli olmadığını biliyordum. Ben de bir 100 km yarışı koşmaya karar verdim. Hem bu karar sürecindeki düşüncelerimi hem de yarışın raporunu okumak isterseniz gelin başlayalım.

Yazının devamı… Yazının devamı…

Nike IAAF’den İzin Alsaydı

Nike IAAF’den İzin Alsaydı

Son yıllarda tüm ayakkabı markalarının ama özellikle Nike’in koşu ayakkabılarında yaptığı inovasyonlar epey konuşuldu. Özellikle Nike’ın maratonu iki saat altına indirme çabaları (Breaking2) ve bu sırada denenen modeller çok tartışma yarattı. Ben de daha önce Breaking2 ile ilgili yazdığım yazılarda Vaporfly’dan da söz etmiştim. Herkes kulak kabartmış “Acaba IAAF bu konuda ne diyecek?” diye bekliyordu. Aylar yıllar geçti. Sonunda IAAF (Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği) ocak ayı sonunda yeni kurallar duyurdu. Belgenin tamamı şurada görülebilir. Özeti/anlamı hakkında da çok yazılıp çizildi (bir örneği Runner’s World’de okunabilir). Ama en kısa özetle kurallar şunu diyor: 30 Nisan 2020 sonrasında yarışlarda kullanılacak ayakkabıların en az 4 aydır satılıyor (herkes tarafından alınabiliyor) olması, taban kalınlığının 40 mm’yi geçmemesi ve tabanında birden fazla plaka barındırmaması gerekiyor. Bu düzenlemeye göre, Nike Vaporfly Next% modelleri yarışlarda kullanılabilecek ama Eluid Kipchoge’nin 1:59 denemesinde kullandığı Alphafly modeli kullanılamayacak. Bu düzenleme neden uzun süre beklendikten sonra hızla çıkarıldı; çünkü olimpiyatlar yaklaşıyor ve bu teknoloji tartışmalarının gölgesi giderek büyüyor ve koyulaşıyordu.

Yazının devamı… Yazının devamı…

1’den 30’a ya da Yıl Sonu Zorlayıcı Hedefi

1’den 30’a ya da Yıl Sonu Zorlayıcı Hedefi

Ne demek 1’den 30’a? Yıl sonu zorlayıcı hedefi nasıl bir şey? Uzun lafın kısası şu: Aralık ayı boyunca her gün o gün ayın kaçı ise o kadar km koşmak. Yılı bitirmek için güzel bir zorlayıcı hedef. Evet, bir aydır her gün koşuyorum ve her gün bir önceki günden 1 km fazla koşuyorum. Daha önce kendi kendime uydurduğum, aslında hiçbir antrenman yaklaşımına uymayan hatta belki de hepsi ile ters düşen ama yapmak istediğim için kontrollü biçimde sürdürdüğüm benzer zorlayıcı hedefler belirlemiş, gerçekleştirmiş ve tamamlamak için sarf ettiğim çabayı, uygulamasını paylaştığım yazılar yazmıştım. Bu yıl, yıl sonu değerlendirmesi yapmak için elimde çok fazla bir şey olmadığından onun yerine bu “saçma” meydan okumanın hikayesini yazmak daha mantıklı geldi.

Yazının devamı… Yazının devamı…

Aklımda Kaldığı Kadarıyla Spartathlon 2019

Aklımda Kaldığı Kadarıyla Spartathlon 2019

İlk maratonumu koştuktan sonraki gün üst bacak kaslarım inanılmaz ağrıyordu. Merdivenlerden inmek, klozete oturmak ya da oturduğum yerden kalkmak eziyet haline gelmişti. Büyük bir şehir maratonu koştuysanız ertesi gün tüm şehirde saçma sapan yürüyen, hareket eden insanlar görürsünüz, hepsi aynı dertten muzdariptir. Halk arasında bu ağrıya hamlama ağrısı deniyor. Hatta bazen “et kesilmesi” denildiğini de duydum. İngilizce adı “Delayed Onset Muscle Soreness” (DOMS); yani gecikmiş biçimde kendini gösteren kas ağrısı. Çünkü ağrı bir süre sonra ortaya çıkıyor. Uzun süredir çok fazla kullanmadığınız bir kasınızı bir anda normalden çok kullanırsanız bir gün (bazen iki gün) sonra bu ağrıyı yaşarsınız. İnsanların bir çoğu bu ağrının nedeninin laktık asit birikmesi olduğunu düşünür, öyle bilir ama aslında nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte kastaki mikro yırtıklar olarak tahmin ve kabul ediliyor. Bu ağrıyı anlatarak başlıyorum çünkü bu yılki Spartathlon yarışı sırasında yaşadığım ağrının ne olduğunu ve nedenini bilmiyorum, ama anlatırken ve ondan bahsederken tarif etmek için hamlama ağrısını kullanabilirim. İnsan 246 kilometrelik bir yarışın daha 50. kilometresinde bacaklarında böyle bir ağrı hissetmeye başlayınca şaşırıyor ama daha da önemlisi korkuyor. O anlara geleceğim elbet ama biraz geriden başlasam daha iyi olacak.

Yazının devamı… Yazının devamı…

Adidas Ultraboost 19 İncelemesi

Adidas Ultraboost 19 İncelemesi

Bundan önce üç Adidas modeli için inceleme yazdım. Modellerin hepsinde hoşuma giden şeyler çoğunlukta olsa da -ki epeydir kullanıyorum o ayakkabıları- bazı özellikleri için “keşke böyle olmasa” diye düşünüyordum. Örneğin Ultraboost 3.0 çok rahat, kullanışlı ve hafif bir ayakkabı ama üst kısmı benim istediğimden fazla esnek. Biraz daha sıkı olmasını isterdim açıkçası. Solarboost’ta üst kısım bu açıdan çok iyiydi. Hatta o model her açıdan çok hoşuma gidiyor. Zaten sanırım en çok da onu kullanıyorum. Ama oun da üst kısmında kullanılan malzeme neopren gibi, uzun koşularda veya sıcak havalarda ayak havasız ve sıcak olabiliyor. Son olarak Pureboost’ta üst kısım her yönüyle hedefi tam on ikiden vurmuştu. Eleştirebileceğim neredeyse hiçbir şey kalmamıştı. Ama bu sefer de topuk kısmında kendini hissettiren -en azından koşu dışı zamanlarda- bir bölümü vardı. Bir de daha ince bir boost tabakasına sahip olduğundan sert zeminde uzun koşularda tercih edemiyordum. Tümünü toparlayan, hepsinin en iyi yönlerini bir araya getiren yeni bi model var. Bu yazıda ondan söz etmek istiyorum.

Yazının devamı…
Adidas Pureboost RBL İncelemesi

Adidas Pureboost RBL İncelemesi

Koşanların, özellikle de koşmaya yeni başlayanların en büyük sorunudur; “Hangi ayakkabıyı almalıyım?” Ben de koşmaya başladığım zamanlarda bu konuda çok zorluk yaşadım. Bu nedenle çok araştırdım, çok okudum hatta çokça da yazdım (1, 2, 3) ama bütün bu araştırmalardan şunu öğrendim; sadece okuyarak, araştırarak ayakkabı seçemezsiniz. Tabii ki bu konuda bilinmesi gereken, öğrenilebilecek bazı temel şeyler var ancak aslolan denemek, tecrübe etmek ve bazen de yanılarak öğrenmek. Okumanın, araştırmanın deneyeceğiniz ayakkabıların sayısını azaltacağı bir gerçek. Zaten o yüzden yazıyoruz, deneyimlerimizi mümkün olduğunca paylaşıyoruz. Sadece şunu unutmamak gerek: insanlar ve onların ayakları, bacakları, basışları farklıdır, bu farklılıkları her zaman göz önünde tutmak ve bu gerçeği gözeterek inceleme yazmak, okumak gerek.  Ben de bugün aynı nedenle ve yöntemle Adidas’ın Pureboost RBL modeli hakkındaki deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

Yazının devamı…