Minimalizmden Maksimalizme – Kısa Notlar
Bazen moda akımlara, trendlere kapılmayı ve kapılanları eleştiririz. Ama etraflıca düşününce bazen bundan kaçınmanın da imkansız olabildiğini fark ettim. Bunu kendim için düşündüm. Koşmaya ilk başladığım yıllarda ayakkabılarda minimalizm akımı baskındı. Okuduklarımdan anladıklarım ve üstüne kendi deneyimlerim beni de o akıma yaklaştırmıştı. Zaten kaçınmak ne kadar imkanlıydı emin değilim. O kadar baskın bir akımdı ve öylesine pazarlanıyordu ki başka bir şey aramıyordu gözlerimiz. O zamanlar ayakkabı incelemesi de yazardım. Sonradan çok anlamlı olmadığını düşünüp bu inceleme yazılarından vazgeçtim. Son 4-5 yıldır sadece Hoka Clifton kullandıktan sonra geçenlerde başka marka ve modellere gözümü yeniden açınca Saucony’nin Kinvara modelinin 14. edisyonunun çıktığını gördüm. Açıp 3. edisyon hakkında yazdığım incelemeyi okudum. Vay be, dedim, topukta 22 mm, burunda 18 mm olan ayakkabı yavaş yavaş dönüşüp topukta 31 mm burunda 27 mm olmuş. Eskisi 224 gram yenisi 200 gram, değişime bakın, tabanı epey kalınlaşırken kendisi hafiflemiş. Bu, beni konu üzerine düşünmeye itti ve bir şeyler karaladım.
…