Kategori: Araçlar

Merrell Bare Access İncelemesi

Merrell Bare Access İncelemesi

Merrell Bare AccessKoşu formum ve adım atışım üzerinde çalıştığımın, bunun sonucunda da minimalist ayakkabılara geçiş yapma düşüncemin ipuçlarını, ayakkabılar ve çıplak ayakla koşu konulu yazılarımda fark etmişsinizdir. Uzun koşularımda ve maratonlarda Kinvara kullanmış, daha sonraları (her ne kadar minimalist ayakkabı kategorisinde olmasa da) orta ve uzun tempo koşularımda Fastwitch 5 kullanmaya başlamıştım. Kinvara’nın topuk farkı 4 (23mm-19mm), Fastwitch’inki 5 mm (18mm-13mm). Bu sırada fırsat buldukça (yani net ve zorlayıcı bir hedefi olmayan koşular sırasında) adım atışıma odaklanıyor, adımımı kısaltıp kadansımı artırmaya çalışıyordum. Bu yaz biraz daha radikal bir şeyler deneyebileceğime karar verip Merrel Bare Access (artık sonuna 1 eklemek gerekecek sanırım çünkü ben ayakkabıyı edinip bir inceleme yazıncaya kadar 2. versiyonu çıktı) satın aldım.
Bilgi: Bu incelemeye konu olan ürünü ben “satın aldım” ve kullanıyorum. Tüm görüş ve fikirler bana aittir. Yazı tamamıyla kendi deneyimlerimin özetidir.
Altı üstü ayakkabı” başlıklı yazımda minimalist ayakkabıların üç grupta ele alınabileceğinden söz etmiştim. (1) Topuk farkı sıfır olan ve hiç yastıklaması olmayanlar, (2) topuk farkı sıfır olan ama bir miktar yastıklamaya sahip olanlar ve (3) topuk farkı çok az yani 0-6 mm arası olan geçiş ayakkabıları. Merrel Bare Access 1, bu gruplardan ikincisine giriyor. Tabanı tüm ayak boyunca 13 mm. Topuk farkı sıfır ayakkabı denemek isteyen ama yastıklamadan vazgeçmek istemeyen koşuculara hitap ediyor. Yani aslında çok güzel bir kategoride çünkü minimalizme geçiş aşamasındaki koşucular en çok bu aralıkta toplanıyor. Ben de tam bu nedenle tercih ettim zaten.
Yazının devamı…

Kalp Atımı Toparlanma Hızı

Kalp Atımı Toparlanma Hızı

Garmin Forerunner serisi kalp atımının toparlanma hızı göstergesiFitness seviyesinin en iyi göstergelerinden biri kalp atımının (nabzın) toparlanma hızıdır. Bir şeyler okurken karşılaşma olasılığına karşı İngilizce terimi de belirtmekte fayda var: “Recovery Heart Rate“. Kalp atımının toparlanma hızı, egzersizden sonra kalbin normal atım hızına dönebilme kapasitesini belirtir. Kalp atımı ne kadar hızlı toparlanıyorsa kişinin fitness seviyesi o kadar iyi demektir. Toparlanma hızı ölçülürken kullanılan zaman aralığı kimi kaynaklarda bir kimi kaynaklarda iki dakikadır.
Bu veriyi edinmek için tam egzersiz bittiğindeki nabzı aklımızda tutmalı ve egzersizden sonra kalp atımını gözlemlediğiniz aracı (genellikle saatinizi) izlemeye devam ederek tam bir (veya iki) dakika geçtikten sonraki nabzı da öğrenmeliyiz. Aradaki fark kalp atımının toparlanma hızını verecektir. Örneğin egzersiz bittiği anda nabzım 159bpm diyelim. Bundan iki dakika sonra kalp atım hızım 110bpm’e düştüyse o günkü ölçüme göre benim kalp atımı toparlanma hızım 49bpm’dir.
Eğer Garmin Forerunner serisinden 910XT, 310XT veya 610 kullanıyorsanız ve eğer saatinizin yazılım güncellemesini sürekli yapıyorsanız bu ölçümü yapmak için ayrıca çaba sarf etmenize gerek yok. Bu modeller, çıkan son yazılım güncellemeleri sayesinde, antrenman biterken “Stop” düğmesine basıldıktan 2 dakika sonra ekranda “Recovery Heart Rate” bilgisi görüntüleyebiliyorlar. Her antrenman sonrasında birbirine yakın veya birbiriyle uyumlu sonuçlar görmeniz gerekiyor. Bunun otomatik olması işleri çok kolaylaştırıyor.
Ben FR610 kullanıyorum. Yazılımını 2.60 sürümüne yükselttikten sonra bu özelliğin geldiğini fark ettim. İşte bu yüzden Forerunner serisinden bir saat kullanıyorsanız sürekli şu adresi kontrol etmekte fayda var.

Göğüs Kafesi Kaslarına Ağırlık Antrenmanı

Göğüs Kafesi Kaslarına Ağırlık Antrenmanı

RespiBeltYıllar önce ehliyet kursunda ilk yardım dersini veren eğitmenle garip bir tartışmaya girmiştim. O, “nefes aldığımız için göğüs kafesimiz genişler” diyerek bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Ben de el kaldırıp “hayır, göğüs kafesimiz genişlediği için nefes alırız” demiştim. Tartışma biraz dilbilim ve felsefe tartışmasına dönmüştü. Ama benim anlatmak istediğim, nefes alabilmek için göğüs kafesi çevresindeki kasları kullanarak akciğerleri genişletmek, böylece içerideki hacmi artırıp basıncı azaltarak dışarıdan içeri hava akışını sağladığımızdı. Neyse, tartışma sonunda kendimi anlatabildim. Aslında koşan herkes bunu çok iyi bilir. İlk yapılan zorlayıcı antrenmanlardan sonra göğüs kafesi çevresindeki kasların nasıl hamladığını hepimiz hatırlıyoruz. Hala çok zorladığımız antrenmanlar sonrasındaki gün nefes alıp verirken hangi kasların ağrıdığını hissederiz.
Yazının devamı…

Garmin Forerunner 210 İncelemesi

Garmin Forerunner 210 İncelemesi

Garmin Forerunner 210Markalar ürünlerini isimlendirirken veya numaralandırırken çoğu zaman tutarlı davranıyorlar. Örneğin DSLR bir fotoğraf makinesi alacaksanız Canon makinelerde numaralar küçüldükçe daha profesyonel modellere doğru gidildiğini öğrendiğinizde her yeni modelin hangi aralığa yerleştiğini anlamanız kolaylaşır. Benzer yaklaşımı Garmin de sergiliyor. Ağırlıkla koşu için ürettiği modellerin seri adı Forerunner. Forerunner ailesinde numaralar büyüdükçe aletin yapabildikleri ve kapasitesi artıyor (ve tabii fiyatı da). Forerunner serisinde ad ve numaranın yanı sıra bazı modellerde bir de XT eki kullanılıyor. Bu da, o modellerin bisiklet ve yüzme gibi koşunun çapraz antrenman (cross training, xt) sporlarını da desteklediği anlamına geliyor. Daha önce bu Forerunner serisiden 610’u incelemiştim. Bu yazıda, daha düşük numaralı bir modeli, yani daha kısıtlı özellikleri olan ama başka avantajlara sahip olan 210’un incelemesini paylaşacağım.
FR210, 110’dan sonra çıkmış ve onun biraz daha fazlasını yapabilen bir model olarak duyurulmuş. Örneğin, FR110, footpod desteklemiyorken ve interval antrenmanları için özellikler içermiyorken FR210 bunlara sahip. Gelin isterseniz 210 neler yapabiliyor daha detaylı bakalım.
Yazının devamı…

Saucony Fastwitch 5 İncelemesi

Saucony Fastwitch 5 İncelemesi

Fastwitch 5 üst görünümSaucony Fastwitch 5 aslında benim Fastwitch ailesinden kullandığım ilk ayakkabı değil. Öncesinde Fastwitch 3 kullanmıştım. O ayakkabıyı da Ilgaz almış, sadece 20km kullanmış ve kendine uygun olmadığına karar vermişti. Tam o sırada aynı modeli araştırdığımı ve aynı numarayı kullandığımızı öğrenince bana önermişti. Uzun süre kullandım Fastwitch 3’ü. O kadar memnun kaldım ki halen kullanmaya devam ediyorum. Şu ana kadar 1150 km yaptım o ayakkabılarla ve halen çok severek giyiyorum. Neyse gelin isterseniz, bu incelemenin konusu olan o modelin devamı Fastwitch 5’e dönelim. Öncülünden memnun kalınca Fastwitch 5’i almaya karar verdim.
Yazının devamı…

Garmin Forerunner 610 İncelemesi

Garmin Forerunner 610 İncelemesi

Garmin Forerunner 610Garmin Forerunner 610, Garmin’in koşucular için olan serisinin son halkası. Forerunner (FR) 405 ve 410 sonrasında şekillendirildiğinden o serilerin kullanıcılarından gelen geri beslemeler dikkate alınarak geliştirilmiş. Sonuçta onlara nazaran daha ince daha hoş görünüme sahip bir saat ortaya çıkmış. Daha önce FR405 kullanmış ve tasarımının ne kadar “fason” göründüğüne şaşırmıştım. Oysa FR405, daha önceki FR saatlere göre çok daha estetik ve antrenman dışında da kullanılabilecek bir saat olarak tanıtılmıştı. Neyse ki FR610 bu konuda bir adım daha ileride. Gelin isterseniz daha derinlemesine bir incelemeye girişelim.
Yazının devamı

Koşu Bandı

Koşu Bandı

Haile Gebrselassie 4 dk/mil ile koşu bandında
Haile Gebrselassie 4 dk/mil ile koşu bandında

Koşmaya başladığımdan bu yana antrenmanlarımın neredeyse tamamını sokakların/caddelerin kaldırımlarında, Eymir Gölü etrafında ve evimin yakınındaki bir kilometre uzunluğundaki parkurda yaptım. Tatilde veya iş gezisinde olduğumda gittiğim yerlerde de koştuğum oldu. Koştuğum yerlerin ortak noktası “açık havada” olmalarıydı. Şöyle geriye dönüp baktığımda koşularımın %98’inden fazlasını açık havada yaptığımı söyleyebilirim. Çünkü, her ne kadar, genel anlamda koşmayı seviyor olsam da aslında “açık havada koşmayı” seviyorum. Koşarken yüzüme çarpan rüzgarı hissetmekten, çevremde olup bitenleri gözlemlemekten, uzun parkurlarda değişen manzaradan keyif alıyorum. Koşu sırasında değişen hava şartlarının veya yol/zemin durumlarının beni şaşırtmasını, onlara uyum sağlamayı seviyorum. Koşu dışında zamanımın birçoğu işte veya evde, kapalı ortamlarda hareketsiz geçtiğinden dışarıda olmayı ve belirli bir hızda farklı yerlere doğru yol almayı seviyorum.
Bunu yapmamı, yani açık havada koşmamı engelleyecek ve beni bir binanın içinde altımda kayan bantın üzerinde olduğum yerde koşmaya zorlayacak çok az şey oluyor. Bunların başında da kötü hava ve zemin koşulları geliyor. Hava çok soğuk olsa da, yağmur, kar veya rüzgar olsa da insan açık havada koşabiliyor. Ancak zemin kardan veya buzdan dolayı aşırı kaygan bir hale geldiğinde açık havada koşmak benim için imkansız oluyor. Bu zamanlarda birkaç gün koşu antrenmanlarına ara veriyorum. Durum birkaç gün içinde değişmezse işte o zaman koşu bandında koşmak kaçınılmaz oluyor.
Yazının devamı…

Training Center ile Özel Antrenman

Training Center ile Özel Antrenman

Bu yazı antrenmanlarında Garmin saat kullanan ve antrenmanlarını bilgisayarında incelemek için Garmin’in Training Center uygulamasını kullananlara özel olacak. Şu an kullandığım kombinasyon bu olduğundan ancak bunu paylaşabildim, farklı şeyler kullananlar benzer yöntemler paylaşmak isterlerse bu blogun kapıları her zaman açık.
Training Center uygulamasının antrenmanları incelemek dışında bir özelliği daha var aslında; özelleşmiş antrenman yaratmak ve saatinize aktarmak. Özellikle özel programlar uygularken interval çalışmalarını saatin özelliklerini kullanarak yaratmak gerçekten çok güç. Saatinizde “Workouts” menüsünden “Advanced” başlığı altında ulaşabileceğiniz bu tür özel antrenmanları nasıl yaratıp saate aktaracağınızı ekran görüntüleri ile kısaca anlatmak istedim. Kullandığım Training Center 3.5.3 sürümü, saatim ise Forerunner 405. Sizin uygulama sürümünüz veya saatini farklı ise değişik görünümlerle karşılaşabilirsiniz. Anlaşılmayan veya eksik kaldığını düşündüğünüz bir yer varsa lütfen yorum yazın.

Gösterimin sol alt köşesindeki “Menu” içinden “View Fullscreen” seçeneğini tıklayarak tam ekran görüntülerseniz daha net görünür.

Koşu ve bisiklet ile ilgili faydalı soru cevap sitesi

Koşu ve bisiklet ile ilgili faydalı soru cevap sitesi

StackExchange LogoSanal dünyadaki soru-cevap kültürünü değiştirmeyi, forumların ve saçma soru & cevap sitelerinin yarattığı kirlilik yerine çok daha verimli paylaşım siteleri ortaya koymayı hedef edinen bir oluşum var; adı StackExchange. Başlangıçta yazılım geliştiricilere odaklı bir site olan StackOverflow, sistemcilere yönelik olan ServerFault ve derin bilgisayar kullanıcılarına hitap eden SuperUser siteleri ile başlamıştı bu oluşum. Aranızda bu konularla ilgilenenler varsa tavsiye ederim. Ben bu ilk üç siteyi çok kullanır ve yakından takip ederim. Oluşum, bu yaklaşımını her konuda sergilemeye karar verdi. Area51 isimli sitede insanların konular önermesini, o konulara bağlılık göstermelerini ve izlemelerini istediler. Çok sayıda insanın eğilim ve bağlılık gösterdiği siteler önce özel (private) sonra halka açık (public) beta olup, en sonunda da yayına giriyorlar. Tabi tüm bu aşamalar istatistiksel olarak izleniyor, sayılara göre ilerleme oluyor. Yemek pişirmekten matematiğe, fotoğrafçılıktan bilgisayar oyunlarına kadar bir çok site yayına girmiş durumda. Bunların bu blogda gündeme gelmesinin nedeni ise yaptığımız spor(lar)la ilgili olan siteleri burada paylaşmanın iyi olacağını düşünmem. Bizimle ilgili olanlar Running, Bicycles ve Exercise and Fitness
Tüm bu siteler Wiki, Blog ve Forum karışımı siteler. Soru sorabiliyor, sorulanlara cevap yazabiliyorsunuz. Bu yaptıklarınızla puanlar ve dolayısıyla rozet (nişan, bröve – ing: badge) kazanıyorsunuz. Elde ettiğiniz puanların yüksekliğine göre yapabilecekleriniz değişiyor. Tabi işin bu kısmı biraz da kullanıcıları faydalı ve temiz içerik üretmeye yönlendirmek için kullanılan oyun kısmı. Bu siteler tamamen kullanıcıları tarafından yönetiliyor ve yönlendiriliyor. Etkin kullanıcılar moderatörlüğe terfi ediyor. Bizim için önemli olansa güzel soru ve cevap sitelerinin oluşması. Yazının devamı…

Basış ve Ayakkabı Türleri

Basış ve Ayakkabı Türleri

Pronasyon
Pronasyon (Noakes - Lore of Running)

Koşarken adımlar sırasında, topuk vuranlarda (heel strike), ilk temas topuğun dış kısmı ile olur, sonraki pozisyonda ayak tam yere basar, son pozisyonda ise baş parmak ve ikinci parmak ile çıkış sağlanır. Ayağın ortası ile basanlarda (midfoot strike) ise topuk yerine ayağın tümü (sadece ortası ile basmak mümkün değil çünkü) ilk teması yapar sonra çıkış yine aynı olur. Her ikisinde de orta pozisyonda (ayak/bacak yere dik, baskı en üst düzeyde iken) ayak bileği içeri doğru döner. Dönmekten kasıt, topuk, bilek ve kalfların bir açı oluşturmasıdır. Bu vücudun doğal şok emme mekanizmasıdır. Buna pronasyon (pronation) denir. Bazı durumlarda bu dönme fazla olur ve ona da overpronation denir ki bunun ayakkabının desteği ile kontrol edilmesi tavsiye edilir. Çünkü bazı kaslar fazla esner. Kemiklere, dizlere, bağlara fazla yük biner. Özellikle kalflar ve onu bileğe bağlayan kas grubu fazla esner. Underpronation ise ayağın basışı hep dışarıda sürdürmesi ve bitirmesi anlamına gelir. Neyseki bu az rastlanan bir durumdur. Bunun için tavsiye edilen mümkün olan en yumuşak neutral ayakkabı olur (bazıları neutral plus diyor). Bu tür basışta şok emilimi zayıf olduğundan yumuşak bir ayakkabıya gerek vardır, bu da cushioning ile sağlanır. Amaç ayağı rahat ettirmektir. Bu overpronation ya da underpronation (başka bir deyişe supination) kas/kemik yapısından kaynaklanır yani doğuştan gelir. Bunu değiştirmek pek de mümkün değildir. Ama bazı durumlarda bazı kasları zayıf olması ya da fazla gergin olması (stretching eksikliğinden) yüzünden kaynaklanıyor olabilir. Özellikle overpronation bacak güçlendirme ile iyileştirilebilir. Yazının devamı…