Yeni Podcast – Ayarı Kaçanlar

Yeni Podcast – Ayarı Kaçanlar

2018 yılında her hafta ilgilenenlere (abonelerine) koşu dünyasından haberler ve gelişmeler içeren bir eposta göndermiştim. Adına da “Koşu Postası” demiştim. Tam bir yıl boyunca (aslında 54 hafta) bunu sürdürmeyi başardım ama hem takipçi azlığı hem de o dönem hayatımdaki gelişmeler nedeniyle bitirmek zorunda kalmıştım. O postayı duyurduğum şu yazıya şöyle başlamışım:

Rahat duramıyorum galiba. Blog, podcast ve forumdan sonra şimdi de bir newsletter (haber postası) hazırlayıp yayınlamaya başladım. Uzun zamandır aklımdaydı ama ülkede haber postası alışkanlığı ne kadar yaygın bilemiyor, karar veremiyordum.

Kendim 🙂

2011 yılında da henüz podcast kavramı Türkiye’de çok bilinmiyorken, Türkçe podcast sayısı çok azken Ilgaz Kuruyazıcı ile birlikte Koşturmaca Podcast‘i yayınlamaya başlamıştık. Molalarla da olsa 2017’ye kadar 60 bölüm yayınlamayı başarmıştık. Birçoğu zamansız konular içeren bölümler halen indirilip dinlenmeye devam ediyor.

Koşu Postası’nın tanıtım yazısına başlarken dediğim gibi “rahat duramıyorum galiba“. Şimdi de Can Özbek ile birlikte Ayarı Kaçanlar isminde bir podcaste başlıyoruz. Can uzun zamandır uzun uzun bisiklete binen, son yıllarda buna koşuyu ve yüzmeyi de ekleyerek triatlon yarışlarına katılan ve iki defa uzun mesafe triatlon bitirmiş bir sporcu. Onunla, tam da ayarı kaçıklara yakışan bir şekilde, Erciyes Dağı’na bisikletle tırmanırken tanışmıştık. 2017 ve 2019 yıllarında Spartathlon yarışlarımda eşim Başak’la birlikte destek ekibim olmuşlardı. Zaten bu tür konularda sık sık konuştuğumuzdan kayıt edip herkesle paylaşmak istedik.

Ayarı Kaçanlar podcast konuşanları, ben ve Can Özbek

Doğuştan ayarı kaçık olanlar ve spor yaparken ayarı kaçıranları konuşacağız. Çünkü bazen spor yaparken ayarı kaçırdığımızı düşündük. Bu terim negatif bir çağrışım yapıyor olsa da biz onu normal algımızın pozitif yönde değişmesi, sınırlarımızı genişletmek anlamında ele aldık. Hatta biraz biraz ayarı kaçırmanın, insanın referans noktasının değişmesini sağlayarak limitleri ileriye taşımak için güzel bir yöntem olabileceğini konuştuk. Zaten ayar kaçması, süreklilik sayesinde istemesek de hepimizin geldiği nokta değil mi?

Amacımız iki haftada bir, özellikle ve öncelikle koşu, bisiklet, yüzme ve triatlon olacak şekilde spor dünyasında olup bitenler üzerine sohbet etmek, yeni ayar kaçırmalardan ve ayarı kaçırmanın tarihinden konuşurken aralara film, müzik, kahve, bira ve başka merak alanlarımızı da serpiştirmek. Hoşunuza gideceğini düşünüyorsanız siz de Apple podcastler, Spotify veya herhangi bir podcast uygulaması ile dinleyebilirsiniz. Seçenekleri Ayarı Kaçanlar web sitesinde görebilir hatta doğrudan oradan da dinleyebilirsiniz.

“Yeni Podcast – Ayarı Kaçanlar” hakkında 5 yorum var

  1. ‘Koşturmaca’ yı da keyifle dinliyorduk bunu da aynı şekilde dinleyeceğimizden eminim. İsmi de enerjisi de güzel olmuş, hayırlı olsun, kolay gelsin.. bize de dinlemek ve dinletmek için paylaşmak düşer:))

  2. koşturmaca da ile koşu bandından güzel mesafeler yapmıştık, uzun aradan sonra “ayarı kaçanlar” , kış ayındaki soğuk sabah koşularına ilaç gibi geldi

  3. Koşturmaca’nın tadı damağımızda kalmıştı. Ne güzel bir haber ki “Ayarı Kaçanlar” imdadımıza yetişti.

  4. Ayarı Kaçanlar’da en az Koşturmaca Podcast kadar lezzetli ve akıcı. Ellerinize sağlık.
    Peki bir soru. Yürüyüş sporu (İngilizcesi herhalde “race walking”) yaparak da ayar kaçırılabilir mi?.

  5. Ayarı Kaçanlar Hakkında Kalibrasyonsuzluk;
    Mert Abi , Can Merhaba ;

    Koşu sporuna ve Podcast olayına yeni başlamış biri olarak hislerimi paylaşarak katkım olmasını umuyorum.Bölümlerin tamamını dinleyip bloglardaki yazılarınızın bir kısmını okuduktan sonra,benim hislerim şöyledir.
    Kendimin ayarı eskiden beri etrafımdakilere göre kaçıktı.Fakat koşu anlamında temmuz ayından beri kalibrasyon problemi yaşıyorum ve dikiş tutmuyor. Şimdilik 15k ve 21k koşuları bitti sırada 42k var. Kız babası olarak 60 yaşıma geldiğimde kızımla koşmak olan niyetim güncellendi.Koşudan başka bir şeye konsantre olamıyorum.ve evet bağımlıyım.
    Öncelikle ilk teşekkürümü bizi yıllar öncesinin TRT (ve NTV ilk zamanları) hatta BBC kalitesinde bir yayınla tanıştırdığınız için etmek istiyorum. Dolu dolu ve yüksek yoğunlukta bilgi ve entelektüel birikim olarak müthiş bir lezzet sunuyorsunuz.Tabi bunda en önemli etkenlerden biri her sporcuda olması gereken edep-tevazunun getirdiği “KALİTE” anlayışı. Benim yaş grubumda (39) ortalama bir insanın yüksek tempoda iş ve ev hayatımızın ortasında hem antrenman yapıp hem çocuklarla ilgilenip ayrıca koşu ile ilgili biligi topladıktan sonra bu anlamda entelletüel donanım ya da bilgi birikiminize etkide bulunmak çok zorlaşıyor.Siz şanslılardan farklı olarak zaten spor çevresi olmayan konuşmaya hasret olan bizlerin Tam da bu noktada sizi “Keşfetmek” hazine bulmaktan farksız.
    Acizane – Nacizane birkaç not alarak değerlendirme yapmak isterim;
    Evvela en başında “Ayarı Kaçma” kavramı ve insanın bu anlamda kendini bilme(me)si güzel bir şey.
    Dönüp duranlar bölümünde hamster kavramı sevimliydi.Fit moruklar kısmında tam kendim öyle miyim derken daha erken olduğumu ama bahsi geçen morukların başka bir evrende olduğunu anladım.Daha sonra Spartatlon ve Hz . Kouros konusunda cehaletimi öğrendim. Endüstriyel spor-ve endüstriyel futbol- dünyasında henüz daha spor endüstrisi oluşmamışken her şeyi saf haliyle başarmış olan ayarı kaçıkların Hz Pir’ri Kouros…Bu dönemlerde Maradona bana bu hissi verirdi ama Rahmetli bile kapitalizmin parçası olmuştu.Kouros Reis’in hakkını verdiğiniz için teşekkür ederim.Japonlar bölümüne geldiğimizde konuşulanlara inanamaz oldum. Çok sevdiğim bir kültürden en sevdiğim konu hakkında nasıl haberim olmadığını farkettim Ama inanılmaz olan anime falan deniyor Shingeki No kyojin deniyor (bu arada Naruto,Bleach ve One Peace tavsiye ederim) ben tabii ki sizi dinlediğim için bir kez daha mutlu oluyorum.
    Gelelim Gözden Kaçan ayarı kaçanlara roma olimpiyatlarını destansı biçimde yalın ayak başı kabak koşan üstelik rekor kırarak altın madalyayı kazanan merhum Abebe Bikila’yı gözden kaçırmanıza inanamadım.Üstelik 29. Bölümdeki ayakkabı ve cihaz bölümüne de sizi destekler nitelikte elini masaya vurabilirdi.Hatta bir sonraki olimpiyatı da kazanan ilk insan olarak “Ayarı Kaçıklığın” doktorasını da yapmış oluyordu.
    Zamanın spora etkisi bölümü ile katkım şu olsun sadece internet olmasaydı ben uzun mesafe koşamazdım.Hatta bunun imkansız bir şey olabileceğine inanırdım. Net.Bir de futbolda gol atan adama mikrofon uzatılırdı.ne günlerdi..
    23. Bölümle alakalı derinden yaralandım Ercan Arslan’ın anlattıklarına çok üzüldüm sessiz kalamadım Hz İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali CİMER’e yazı yazdım.Etkisi olmasa bile bir sıfırdan büyüktür diyelim.Etkisi olursa ne ala..
    Bir de eleştirim söz konusu.Müdüriyet Hanımefendi’ye arz ederim.Levent Dönmez Hoca bu konuya ne der bilmiyorum ama Türkçe kullanımınız ve özeninize duyduğum hayranlıkla birlikte yabancı kökenli sözcük kullanımını (bknz spartatlon bölümü- destek ekibi-crew interval-aralıklı vs) yinelemeniz.Bir de Türkiye’de yok İngiltere’de var adamlar yapar bizde zor gibi vs (bazen benim de yaptığım) üslüp sizden duyunca özgüvenime dokunuyor.Bizim sporculara nasıl yansıyor konusu bende büyük bir soru işareti olarak duruyor keşke güzel yansısa (bknz bölüm 17- 18:50) Ülkemizde tel örgüler 2013’te kalktı…(b:20)

    Peçeteye yazdığım çalma listesi şarkılarım ise şu şekilde Led zeppelin – stairway to heaven ve STYX – Man in the wilderness.Burada da bir çok şarkı var aslında ama racona uyup iki adet yazıyorum. Artık bende şarkı dinlerken şöyle bir şey başladı “Hah bu şarkı tam ayarı kaçanlar çalma listesi için” gibi.Tabi artık Ayarı Kaçanlar Öneriler adlı liste aynı zamanda benim listem.Zaten siz müzik açıklamaya başladığınız andan itibaren bende bi paranoya ve şizofreni oluştu.Acaba ben bu adamları tanıyor muyum? Anime spor,müzik falan şaşırdım açıkçası.
    Sizden ricam ise tarihte ve günümüzde Türk ayarı kaçanlar. Çok yok ise nasıl kaçarlar.Bir de (ihtiyacım olmamasına rağmen) işin maliyet kısmı .Çünkü dümdüz koşu dediğimizin bile endüstriyel spor ortamında maliyeti var.İnsanı özendiriyorlar .Peki asgari ücret alan veya öğrenci olan ,spor aşkı ile yanan tutuşan yurdum insanı bırakın Budapeşte’de Hamburg’ta koşmayı (varna -bosna bile) Antalyadaki Runanatoliya veya ironman’e (veya triatlona) nasıl katılacak ya da hazırlanacak? Ekipman maliyetleri hakkında veya dar gelirlilerin izlemesi gereken yollar hakkında da aydınlatmanızı beklerim.
    Gerçekten belki küçük bir çevrede sesinizi duyan sayısı az miktarda.Ama sizi motive açısından yaptığınız iş bugünün çok ötesinde.Eminim bir çok kişi ve o kişinin emeğine ve dimağına katkıda bulunuyor ve bulunacaksınız.Minnet ile teşekkür ediyorum

    İyi antrenmanlar
    Tümay YILDIZ – Manisa

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir