Bu uzun yazı, İznik Ultramaratonu yarış parkurunun kontrollerini yapmak için Caner, Aykut ve Ilgaz ile birlikte gerçekleştirdiğimiz etkinliğin hikayesidir. TL;DR (Too Long; Didn’t Read, Türkçesi belki de ÇU;OK, çok uzundu okumadan kapattım olabilir) için özeti şöyle: 14 Nisanda düzenlenecek olan yarışın parkuru, koşarak, bisikletle ve araba ile test edildi. Parkur çok keyifli, olması gerektiği kadar zorlu ve koşulabilecek kadar kolay. Güzel manzaralara sahip, doğanın içinde ve doğru noktalarda köylerden, kasabalardan geçiyor. Kontrol noktaları güzel ayarlanmış. İlk yarısı zorlu tırmanış ve inişlerden oluşuyor, ikinci yarısı ise gölün kuzeyindeki düzlüklerde toprak yollarda geçiyor. Birlikte bu işi yaptığımız arkadaşlar dayanıklılık sporlarında ne kadar iyi olduklarını bir kez daha gösterdiler; hem fiziksel hem de zihinsel olarak. Onlardan çok şey öğreniyorum ve öğrenmeye devam edeceğim. Şimdi uzun uzun okumak isterseniz yazı aşağıda.
Güncelleme: Ben hikayeye ağırlık verirken, Aykut, parkur hakkındaki detaylı bilgiler ve yarış hakkındaki uyarıları da eklemeyi atlamamış. Onun yazısını da okumanızı öneririm.
Bir ay kadar önce Caner, Ilgaz ve Aykut ile İznik’te rotayı incelemek, çalışmak ve denemek konusunda konuşmaya başlamıştık. Benim açımdan yapılacak olan etkinlik çok şey ifade ediyordu; Caner’in çalışmalarına destek olmak, dayanıklılık isteyen bir işe ultra maraton koşmuş üç koşucu ile girişmek, nisan ayında koşulacak yarışın rotasını görmek ve aynı şeylere gönül vermiş, kafayı takmış insanlarla bir iki gün geçirmek. Tarih konusunda biraz yazıştıktan sonra hem herkes için hem de yapılacak iş için uygun zaman olan 28 ocak günü için planlar yapıldı. 23-27 ocak haftası Türkiye’nin kuzeybatısını ve iç kesimlerini vuran çok ciddi bir soğuk hava dalgası geldi. 26 ocak gününe kadar vazgeçmek istemedim ama meteoroloji ve karayolları konusunda bakındığım her site o cuma Ankara’dan İznik’e gitmenin saçmalık olacağını anlatıyordu, ben de vazgeçtim. Ama sürekli “umarım onlar da gitmez de sonraki bir tarihte beraber gidebiliriz” diye düşünüp durdum. Neyse ki onlar için de seyahat çok zor ve yapılacak şeyi gerçekleştirmek imkansız olacağı için planı toptan bir hafta erteledik. Ben de 3 şubat öğleden sonra işten biraz erken çıkıp İznik’in yolunu tuttum.
Yazının devamı…