Dayanıklılık Sporlarında Sporcu Tipleri

Dayanıklılık Sporlarında Sporcu Tipleri

numbersGeçenlerde Joe Friel‘in çok eski bir blog yazısına denk geldim. Hatta bu yazıyı daha önce de yazdığını ama arşivde bulamadığını belirtmiş. Demek ki çok daha eski. İçeriği çok hoşuma gitti. Tam bir çevirisini yapmaya uğraşmadım, yarı çeviri yarı alıntı olarak algılayabilirsiniz bu yazıyı.
Friel, 30 yıldan uzun zamandır sürdürdüğü dayanıklılık sporları alanındaki koçluk işinde birlikte çalıştığı veya incelediği sporcuların 3 kategoriye ayrıldığını fark etmiş: sanatçılar, bilim insanları ve muhasebeciler.

Profesyonel sporcular veya masterler genellikle “sanatçı sporculardır” diyor. Nabız ölçen, GPS destekli saat veya powermeter (güç ölçer) kullanmamayı tercih ederler. Taşıyabilecekleri maksimum teknoloji belki kronometreli bir saat olabilir. Hislerine dayanarak antrenman yaparlar. Sanatçılar gibidirler, “nasıl” sorusu üzerine kafa yormazlar. Michaelangelo’ya “şu köşede neden o rengi kullandın” diye sormazsınız, sorsanız da “içimden öyle geldi” veya öyle hissettim o an” gibi bir cevap alırsınız. Bu tip sporcular da bir antrenmanı neden yaptıklarını veya o antrenmanda neden öyle davrandıklarını “o an içimden öyle geldi” gibi bir şekilde açıklarlar.
“Bilim insanı sporcular”, rakamlar üzerinde çalışmaya, sonrasında uyguladıklarını değiştirerek bu değişikliklerin rakamlara nasıl yansıdığını incelemeye bayılırlar. Sürekli tek denekleri üzerinde deneyler uygularlar. Onlar için antrenman yapmak sonu gelmez bir bilimsel çalışmadır. Yaptıklarını ve sonuçlarını boglarında, forumlarda veya benzeri yerlerde paylaşırlar.
“Muhasebeci sporcular” da sayıları severler ama basitçe. Kollarında veya bisikletlerinde bir sürü aletleri vardır. Sürekli veri kaydederler. Antrenmandan sonra açıp verilere bakmaya, grafikleri seyretmeye bayılırlar. “Ah, ne güzel rakamlar!” Antrenman sırasında sürekli kafalarında hesap yaparlar, ortalama hız, ortalama pace, güç nabız oranı, nabız yüzdesine göre aralıklar gibi şeyler döner durur kafalarında. Sayılar konusunda iyilerdir ama üzerine çalışıp sonuçlar çıkarmazlar.
Böyle diyor Joe Friel…
Ben de bilim insanı sporculardan olmak istiyorum ama bazen kendimi muhasebeci sporculuk yaparken buluyorum. Kendimi toparlamalı ve bilim insanı kategorisine geri dönmeliyim. 🙂
Ya siz, siz hangi kategoridesiniz?

“Dayanıklılık Sporlarında Sporcu Tipleri” hakkında 7 yorum var

  1. Friel takıntılı olduğumuz konularda harika tespitler yapmış ve sen de çok iyi aktarmışsın.2 ve 3 arasında sürekli dönüyorum ben.

  2. Ben Sanırımki sanatçı tipliyim bunun bir nedeni de spor altyapımın çok genç yaşlara kadar inmesi vede belli bir yaştan sonra ölçüm biçim yada benzeri şeylerin bir miktar kifayetini yitirmesi benim gözümdü. Hani şöyle bir öğreti vardır lise yıllarında sanat sanat içinmi yapılır sanat halk içinmi. Bana göre spor spor için yapılmalı, hatta şekle girmek vücüdu güzelleştirmek ve benzeri şeyler bile bir süre sonra mücadeleye dönüşüp bir takım sıkıntılar yaratmakta. Zaten düzenli spor yapanlar bilir ki bütün artılar zamanla gelecek ve hanenize yazılacak tek gereken sabır ve spordan zevk almak , yağmurlu bir günde güzel bir tempo yakalayıp 5 km koşmak helede etrafta dikkat dağıtacak fazlaca şey yoksa sadece gerçekleştirenlerin tadını alabileceği bir zevk, anlattıklarına ise vay canına adam kendine işkenceden hoşlanıyor dedirtecek bir olay .Evet vay canına işte bunu seviyorum, biraz ağrıyan kaslarımı nefes nefese kalan ciğerlerimin inip kalkmasını, ıslanmış ter içinde kıyafetlerimi hatta keşkek gibi kokan terimi bile. Saygılar ve sağlıklı spor dolu günler

  3. Bana gelince, ya sporcu değilim, ya da 4. kategorideyim. O kategorinin de adı “Serseri” filan olsa gerek… Sanatçı olamam, çünkü güzel eserler yaratmış değilim. Mesela ironman mesafe bitirirsem bir gün belki o paye bana verilir… Bilim İnsanı değilim, çünkü hesap kitap yapıp, uzun soluklu AR-GE uygulamıyorum, ne kendimde de başkasının üzerinde… Eskiden muhasebeciydim, artık kullandığım bir programa küstüğüm için -sporttracks, çünkü paralı versiyona geçtikten 1-2 ay sonra 910XT aldığımda, onunla çalışmak için ayrıca para istedi, grrr- muhasebecilikten istifa ettim. Ama 910XT’mle olabilecek her veriyi toplayıp depoluyorum, ne olur ne olmaz belki bir gün bakarım diye…

  4. Mert’cim sanırım ben de İktisat Fakültesi gözümde büyüdüğü için Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girmiş ve yan gelip yatmış bir adamım ne dersin?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir