Buridan'ın Eşeği

Buridan'ın Eşeği

Son zamanlarda kendimi eşek gibi hissediyorum dostlar. Ama herhangi bir eşek değil “Buridan’ın Eşeği” gibi.
Buridan'ın EşeğiJean Buridan, 1300’lü yıllarda yaşamış Fransız bir rahiptir. Orta Çağ’ın öne çıkan filozoflarından ve Kopernik Devrimi’nin öncülerindendir. Buridan, teoloji ve felsefenin yanı sıra fiziğe de kafa yormuş, ileride Newton tarafından birinci hareket yasasında ortaya koyulacak olan eylemsizlik kavramına doğru giden yolun ilk adımları olan “impetus” kavramını ortaya atmıştır. Hareket etmekte olan cisimlerin hareketlerini koruyan, devam ettiren bir özellikleri olduğunu ileri sürmüş ve buna “impetus” demiştir. Ama birçok insan, Buridan ismini, çok ünlü olan düşünce deneyinden dolayı duymuştur. Özgür irade konusundaki fikirleri arasında ahlaki determinizmi savunurken, eşit iyiler arasında mantıklı bir seçimin yapılamayacağını söylemiş ve bunu, önüne aynı miktarda ve aynı özelliklere sahip iki saman balyası konulan aç bir eşeğin hangisini yiyeceğine karar veremeyip açlıktan öleceği fikriyle ortaya koymuştur. İşte ünlü Buridan’ın Eşeği bu eşektir. Bu durum bazı başka kaynaklarda aç ve susuz bir eşeğin iki yanına, aynı uzaklıkta bir torba yemle bir kova su konduğunda, eşeğin hangisini önce seçeceğine karar veremeyeceği şeklinde de yer alır. Sonuçta özetle “tam olarak denk iki durumla karşılaştığında irade kördüğümü çözemez ve kararı vermek için koşulların kendiliğinden değişmesini bekler” demiştir.

2012 değerlendirmesi yaparken 2013 hedeflerinden de bahsetmiştim. Daha o yazıyı yazarken bile (siz de okurken fark etmişsinizdir) kafamın karışık olduğu belliydi. Avrasya Maratonu sonrası maraton derecemi iyileştirmek için ne yapmam gerektiğini anlamıştım. Hedef yarışıma hazırlanırken en azından birkaç hafta 100+ km koşmam gerekiyordu. Runtalya’da maraton kategorisine kaydoldum. Ama bu hedef yarışım mı karar veremiyorum. Sadece orada olmak ve bir maraton daha bitirmek için mi gideceğim Antalya’ya, yoksa en iyi derecemi geliştirmek için mi? Runtalya’ya 7 haftadan az kaldı, artık hedef yarış olmaktan çok mu uzak? Belki de hedef yarışımı sonbahara bırakmalıyım.
Öte yandan 2012’den 2013’e kaydırdığım triatlon hedefim ne olacak? Ne zaman ilk triatlonumu koşmaya hazır olacağım? Mayıs’ın ilk haftasında Antalya çok güzel oluyor diyorlar, ona hazır olabilir miyim? Ona hazır olmaya çalışırken 100+ km nasıl koşarım? Peki, Antalya Triatlonu’ndan bir hafta önce koşulacak İznik Ultra’da 75k koşmak ne kadar doğru?

Hangi yolu seçmeli?
Hangi yolu seçmeli? (foto: anjan58 – flickr)

Önümde iyileştirmeyi çok istediğim bir maraton hedefi, koşmak istediğim bir ultra ve uzun süredir ertelediğim ama yavaş yavaş kendimi hazır hissetmeye başladığım triatlon var. Herhangi birine kadar veremediğimden hiç birini gerektiği ölçüde yapamıyorum. Yüzmeye gidiyorum “bugün de sabah yüzmeye gidildi, koşu ne zaman yapılacak” diye düşünüyorum. Evde çalıştırıcıda pedal çeviriyorum, “ertesi sabah interval yapmak için bacaklarımda güç kalır mı” sorusuna takılıyorum. Koşarken “biraz kısa keseyim akşama da pedal çeviririm” diyorum. Bu bir yandan da çok bilinen bir Kanada deyişini hatırlatıyor bana: “Jack of all trades, master of none”. Yani, her şeyden biraz anlar ama hiç birinde üstat değildir.
Kafam sürekli bunlarla doluyken bir yandan da doğru seçimi yapmak için sürekli durumları analiz ediyorum. Hesap yapıyorum, haftaları sayıyorum. Sürekli toplama çıkarma çarpma ile meşgulüm. Haftada şu kadar koşsam, şu kadar yüzsem analizleri havada uçuşuyor. Belki biliyorsunuzdur yazılım alanında çalışıyorum. Şimdi daha farklı yaklaşımlar çıktı ama eskiden yazılım geliştirmeye başlamadan, hatta tasarıma girişmeden önce analiz evresinden geçilirdi. Bazı projelerde analizde çok derine gidilir ve ilerleme kaydedilmez. Her şeyi en ince detayına kadar analiz etmeye kalkışan ekip bir türlü tasarıma ve geliştirmeye başlayamaz. İşte bu duruma yazılım geliştirme literatüründe “Analysis Paralysis” (Analiz Felci) denir.
Yani anlayacağınız hangi saman balyasına gideceğini şaşırmış Buridan’ın Eşeği gibi kararsızlık içinde analiz yapmaya çalışırken bir yandan da analiz felcine tutulmuş durumdayım. Bu durumdan kurtulur muyum bilinmez ama kendimi şöyle avutuyorum: her durumda sürekli spor yapar durumdayım, yani yine de kazanan benim.

“Buridan'ın Eşeği” hakkında 8 yorum var

  1. Usta bu üç hedef içinde tek “aheste” yapabileceğin iş ultra. Ne maratonu ne de triatlonu keyfine sırf bitirmiş olmak için yapamazsın ama ultrayı “hava alma” niyetine koşabilirsin. Aynı sebeple ultranın antrenmanı da gayet rahat bir programla olur. Yani sen 2013’te kafa dinleyerek spor yapma kararı verirsen derim ki kesinlikle ultra. Hatta olmuşken 130km. Yok ben gene hesap makinesini aliiim elime dersen o zaman b ve c şıkkı. Hiç anlamadığım şıklar. Gene de hepsi şık (her anlamda)

  2. 2 yılda 90 tane 20-40 km hiking yapmış biri olarak resimdeki patikalardan soldakini seç derim.soldakinden hayvanlar daha çok geçmişler ve hayvanlar enerji ekonomisi konusunda pek hata yapmazlar 🙂

  3. Sayın Mert bey azı karar çoğu zarar demişler kendinizi bu kadar zorlayana kadar bir koşu klubü kurun hep beraber koşalım arzu edenler sağa sola da gideriz koşmaya aktivite güzellik iyi olmazmı.

  4. Geri bildirim: Runtalya 2013 | Ritim
  5. Geri bildirim: İlk Triatlon | Ritim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir