What I Talk About When I Talk About Running

What I Talk About When I Talk About Running

Bir ay kadar önce uzun bir kararsızlık sonrası kendime bir Kindle edindim. İngilizce kitap okumayı seviyorum. Birkaç ayda bir Amazon’dan beş altı kitap ısmarlar sonra da günlerce gelmesini beklerdim. Artık anında bir kitabı satın alıp okumaya başlayabiliyorum. Bazıları gerçek kitabı elinde tutup, hissetmeden, koklamadan, sayfalarını çevirmeden o kitaptan zevk alamayacağını söyler. Ben öyle değilim. Ayrıca her alanda olduğu gibi bu alanda da teknolojinin galip geleceğini ve bir gün hepimizin ister istemez eletronik kitap okuyor olacağımızı düşünüyorum.

What I Talk About When I Talk About Running
What I Talk About When I Talk About Running
Kindle geldiğinde, ilk olarak uzun zamandır okumak istediğim bir kitap olan Haruki Murakami’nin “What I Talk About When I Talk About Running” isimli kitabını satın aldım. Haruki Murakami, ülkemizde de oldukça tanınan dünyaca ünlü Japon bir yazar. Belki birçoğunuz romanlarını duydunuz ve hatta okudunuz. Ben bugüne kadar herhangi bir romanını okumadım. Murakami hakkında benim ilgimi daha çok çeken şey onun aynı zamanda bir uzun mesafe koşucusu olması. Profesyonel ve elit bir atlet değil, bizim (bu blogu takip edenlerin çoğunun uzun mesafe koşmak konusunda benimle benzer şeyler yaşadığı/yaşayacağı ve düşündüğü varasyımıyla biz diyorum) gibi sonradan koşmaya başlamış ve uzun mesafe koşmak konusunda bizlerle benzer hislere ve yaklaşımlara sahip. İlk duyduğumdan beri, dünyaca ünlü bir yazarın uzun mesafe koşucusu olması ve bu konu hakkındaki hislerini/düşüncelerini ispatlanmış yeteneği olan yazmak yöntemiyle paylaşmış olması çok ilgimi çekmişti. Haftasonu kitabı okumayı bitirdim.
“What I Talk About When I Talk About Running” hem Murakami’nin koşu serüveninin bir özeti hem de onun koşmak konusundaki düşüncelerinin bir dökümü. Murakami, kitapta, koşmaya -ve hatta bu nedenle yazmaya- nasıl başladığını, maraton -ve hatta triatlon- hazırlıklarını ve yarışları, yaşlanmak konusundaki hislerini ve bunun koşu hayatına etkilerini çok güzel, daha da önemlisi çok samimi bir dille anlatıyor. Sanki dünyaca ünlü tanınmış bir roman yazarının yazdıklarını okumuyorsunuz da birkaç hafta önce parkurda koşarken tanıştığınız ellili yaşlarındaki uzun mesafe tutkunu koşu arkadaşınızın anlattıklarını dinliyor gibi hissediyorsunuz.
Haruki Murakami
Haruki Murakami
Murakami, o ana kadar hiç aklında yokken, 30 yaşında bir anda aklına yapabileceği fikri geldiği için, oturup roman yazmaya başlamış. Hatta kitapta çok da özel olmayan o anı çok net hatırladığını söyleyip tüm detaylarıyla anlatıyor. Bir kitap yazıp sonrada ödül alınca önceki yaşamını terkedip tüm zamanını yazmaya ayırıyor. Önceki yaşamı biraz hareketli, yeni yaşamında ise yazmak için bütün gün oturmak zorunda kalıyor. Yazarken günde 60 taneye yakın sigara içmeye de başlıyor. Bu durumun sağlıksızlığını farkedip bir de sigarayı bırakınca kilo almaya başlıyor. Bu durumu farkedince yazmaya başladığı gibi buna da aniden karar verip dışarı çıkıp koşmaya başlıyor. Daha bir yıl dolmadan ilk maratonunu koşuyor. İşin ilginç yanı bu resmi bir yarış değil. Gidip Atina’dan Maraton’a kadar otoyolda koşuyor. O zamandan beri her yıl bir maraton koşarmış. Daha sonra traitlona merak salıp yüzmek ve bisiklete binmek konusundaki çalışmalarını ve gelişmelerini ilginç anektodlarla aktarıyor. Bir kez de 100 kmlik bir ultramaratonda koşmuş. O maraton sırasında yaşadıklarını anlattığı bölüm favorim.
Tabi tüm bu gelişmeler olurken Murakami bir yandan da yaşlanıyor. Yaşlanmanın etkisiyle artık eskisi kadar hızlı koşamamasının kendisine hissettirdiklerini çok samimi bir dille anlatmış. Hepimizin, koşmayı o zamana dek sürdürürsek, bir gün karşılaşacağı bu gerçekleri hoş bir dille yazan bir yazardan okumak gerçekten keyif verici.
Koşmayı, uzun mesafe koşmayı seviyorsanız, gemişinizde veya hayalinizde maraton ve hatta ultramaraton koşmak ya da triatlona katılmak varsa bu kitabı okumanızı şiddetle öneririm. Yalnız bir sıkıntı var; bildiğim kadarıyla kitabın Türkçe basımı yok. İngilizcesi ağır ve ağdalı değil, aksine hafif ve akıcı.

“What I Talk About When I Talk About Running” hakkında 4 yorum var

  1. Bu kitabı 2 yıl kadar önce bana annem hediye etmişti. Oldum olası Japon edebiyatını, yazarlarını severim. Kültürleri ve dillerinin yapısından olsa gerek, anlatımları ve tasvirleri çok yalın, okumak her zaman keyif veriyor… Murakami’nin okuduğum ilk kitabı oldu. İlginç bir kişilik, okurken hayatının bazı yönlerine özellikle değinmediği hissi oluşuyordu bende. Bir yandan okuyor, bir yandan da Murakami’nin kitapta yeralmayan hayatını merak edip duruyordum… Tavsiye edebileceğim bir kitap.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir