Aladağlar Sky Trail 2018

Aladağlar Sky Trail 2018

Aladağlar Sky Trail 2018Geçen yıl Aladağlar Sky Trail’de 3. defa koşmuş, yarış sonrası yazdığım raporu şu şekilde bitirmiştim: “Bir engel olmadığı sürece bu yarışta her sene olmayı istiyorum. Umarım hep düzenlenir ve ben hep katılabilecek kadar sağlıklı olurum.” Yarıştan hemen sonra belimde başlayan bazı sorunlar bir süre sonra iyice büyümüş, geçen yılın sonunda koştuğum Spartathlon ve sonrasında çok da anlamlı olmayan bir ısrarla katıldığım Kapadokya Ultra Trail yarışları ardından büyük bir sakatlığa dönüşmüştü. Kasım ayında sorunun adı kondu, teşhis bel fıtığıydı. Yani o son yarış raporunun sonundaki temenni pek gerçekleşecek gibi değildi. Ancak bir şekilde işleri tersine çevirebildim ve bugünden bir buçuk hafta önce Aladağlar’da 4. yarışımı koşma fırsatını yakaladım.

Kışı ve baharın ilk aylarını nasıl geçirdiğimi, sorunla nasıl uğraştığımı, ardından da iyileşmek için neler yaptığımı anlattığım bir yazı paylaşmıştım. O yüzden o zamanların detaylarına girmeyeceğim. Toparlanmayı bir şekilde başarmış ve durumumu test etmek için haziran ayı başında Sapanca’da 52 km’lik bir patika yarışı koşabilmiştim. İyileşme yolunda olduğumu görünce Aladağlar yarışında koşmaya karar verdim ve olabildiğince hazır hale gelebilmek için elimden geldiği kadar çalıştım. 9 Ağustos Perşembe günü Niğde-Çamardı’daki Demirkazık Köyü’ne vardığımda hem çok sevdiğim yarışta ve parkurda yeniden koşacak olmaktan dolayı çok mutlu hem de belimle ilgili sorunun başladığı -belki de kaynağı olan- yarışta koşacağım ve sakatlığımın son durumunu tam olarak bilmediğim için endişeli haldeydim.

Her sene olduğu gibi Demirkazık’a varır varmaz Sokullupınar’a geçip, oradan yürüyerek Karayalak Vadisi’ndeki “kapı”ya kadar yürüdüm. Yarıştan iki gün önce 2350 m irtifaya çıkmanın ne kadar fizyolojik katkısı oluyordur bilmiyorum (bilimsel olarak çok katkısı olması pek beklenmez) ama o çıkış hem mental olarak kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor hem de rotanın başlangıcını yeniden görmek, anımsamak yarış günü faydalı oluyor. Cuma gününün büyük kısmını kaldığım yerde ayaklarımı uzatıp dinlenerek, dinginliğin (yarış alanından uzakta Çukurbağ Köyü’nde konakladım) keyfini sürerek geçirdim. Ertesi gün tepelerinde koşacağım dağları izleyerek mental hazırlık yapmak oldukça işe yarıyor. Malzeme kontrolü ve kayıt için olabildiğince geç dağ evine giderek teknik toplantıyı ve son akşam yemeğini de bu işlere bağladım. Teknik toplantılarda sorulan sorular beni her zaman şaşırtıyor ama bu seferki gerçekten zirveydi. Havanın çok güzel olmasından dolayı su geçirmez pantolon taşımanın anlamsız olduğunu söyleyenlere alışığım ama yediği jelin çöpünü taşımak istemeyip istasyondaki çöpe atmak için mücadele etmek ilk kez tanık olduğum bir şeydi. İstasyonlardaki malzemeleri yukarıya, sonrasında da çöpleri aşağıya büyük oranda katırların taşıdığını bilmek zaten beni çok rahatsız ediyorken başkalarının bu tip beklentileri gerçekten üzücü olabiliyor. Benim tercihim istasyonlarda hiç yiyecek olmaması, suyun da oralardaki kaynaklardan verilmesi şeklinde. Böylece katırlarla yukarıya eşya, aşağıya çöp taşınması da gerekmez. Keşke bu şekilde olsa.

İkinci yılında yarışın parkuru değişmiş, üçüncü yıl ise daha kısa bir parkur yarışa eklenmişti. Üçüncü yılında zaman limiti ve bazı istasyonların yeri de değişmişti. Ama bu yıl yarışla ilgili tüm detaylar geçen sene ile aynıydı. O nedenle yarışın parkuru ve diğer detaylarına bu raporda yer vermeyeceğim. Parkurun detayları ve diğer tüm bilgiler için daha önce yazdığım, şu yazıyı ve 2015, 2016 yılı raporlarını, özellikle de 2017 yılı edisyonunun raporunu okumanızı öneririm.

Aladağlar Sky Trail 2018 Start
Fotoğraf: GoShots.net

Yarış bu yıl da saat 4.30’da başladı. Öncesinde 4.00’te malzeme kontrolü yapıldı ve tüm zorunlu malzemeler görüldü. Bu yıl havanın geçtiğimiz yıllara göre daha serin olduğu konuşulduğundan yarış sabahı ne giyeceğime bir türlü karar verememiştim. Gerçekten de perşembe ve cuma günleri hava hem daha serin hem de çok rüzgarlıydı. Üstümde her zamanki gibi fit kısa kollu bir tişört vardı. Onun üzerine taşınması zorunlu olan uzun kollu üstü de giymiştim. Kafamdaki asıl soru, onun üstüne bir rüzgarlık giyip giymemekti. Taşımanın zorunluğu olduğu su geçirmez yağmurluğu giymek doğru olmayacaktı çünkü çok terlerdim. Onun dışında bir de üstümde rüzgarlıkla başlasam sonradan taşıyacak bir şey daha oluşacaktı. Bu konuda epey kararsızlık yaşadıktan sonra rüzgarlıkla başlamaya karar verdim. Zaten beklerken sabah serinliği bayağı üşütüyordu; eldivenlerimi bile takmıştım. Bu halde yarış başladı. İlk metrelerdeki sert yokuşu ve sonrasındaki hafif tırmanışları geçerken sıcak basınca kararın yanlış olduğunu düşündüm ama durup çıkartmak için zaman harcamak da istemedim. Bir süre sonra Sokullupınar’ı geçip Karayalak Vadi’sine girdiğimizde üşengeçlik edip rüzgarlığı çıkarmadığıma sevinmeye başladım, çünkü hava birden soğumuştu.

Artık parkuru çok iyi bildiğimden mi yoksa mental olarak çok hazır olduğumdan mı bilmem zamanın nasıl geçtiğini anlamadan Çelikbuyduran’a, hemen sonrasında da Emler zirveye vardım. O noktaya kadar pek zorlanmamıştım. Vadide bir jel tüketmiş, Çelikbuyduran’daki istasyonda da ufak tefek bir şeyler atıştırıp zirveye ulaşmıştım. Burası yarıştaki ilk inişin başlayacağı yerdi. Belimdeki sorun yüzünden tırmanmaktan çok sert inişlerden korkuyordum. Mümkün olduğunca sakin bir şekilde inmeye çalışırken 3-4 kişinin yanımdan geçip gitmesini izledim. Bunun hiç önemi yoktu çünkü bu yarışta bırakın birileri ile yarışmayı daha önceki kendimle bile yarışmıyordum. Yapmak istediğim tek şey yarışı sorun yaşamadan bitirmek, yarış sonrasında da geçen yılki gibi bel ağrısı yaşamamaktı. Sakin bir şekilde sırttan inip Direktaş’a ulaştım. Artık güneşte koşacağımız ve hava da biraz ısındığı için rüzgarlığı çıkarıp çantaya tıktım. Bu arada hızla bir şeyler atıştırıp MTA çıkışına doğru koşmaya başladım.

Aladağlar Sky Trail 2018
Direktaş’a yaklaşırken (Fotoğraf: GoShots.net)

Sanıyorum Emler’e çok hızlı tırmandığımızdan vücut irtifanın etkilerini hissedecek zaman bulamadan zirveye varmış oluyoruz ama MTA tırmanışına geldiğimizde artık epey zaman geçmiş oluyor ve negatif etkiler artık hissedilir seviyeye ulaşmış oluyor. Her yıl irtifanın etkilerini burada hissetmeye başlıyorum. Nefesimin zorlanmaya başladığını, istesem de hızımı artıramadığımı fark ediyorum. Bu geçmişte hep moralimi bozuyordu ama bu yıl buna izin vermedim. Zihinsel olarak kendimi çok iyi hazılamıştım. Zorlanmayı hissettim ama moralimi bozmak yerine elimden geldiğince hızla tırmanmaya devam ettim. Birkaç kişiyi geçtiğimi anımsıyorum. Hatta batonsuz olan bazıları “burası batonsuz çıkılmazmış” gibi yorumlarda bulundular. Ben batonlarıma dayanıp tırmanmayı sürdürdüm, zirveye vardım ve zaman kaybetmeden inişe geçtim. Maden Yayla civarları saat nedeniyle enerjimin düştüğü yerler oluyor, biliyorum ve buna da hazırlıklıydım. Elimden geldiğince beslenmeye ve sıvı almaya çalışarak bu düşüşü atlatmaya, Karagöl’e varmaya çabaladım. Karagöl sonrası ünlü Davlumbaz. Bu yıl Davlumbaz’da asıl sorunun çarşak kısım değil, oraya yaklaşırken tırmanılan kayalıklar olduğunu fark ettim. Ama yarış öncesindeki birkaç hafta fırsat buldukça zihnimde tırmandığım bu tepeyi aynen o sanal tırmanışlarımdaki kadar sakin ve tutarlı biçimde tırmandım. Olaya böyle bakınca insan, aslında bu bölümün diğerlerinden çok farklı olmadığını, sadece yorgunluk ve belki de bıkkınlığa kapılmak yüzünden zorlandığını anlıyor. Göz açıp kapayana kadar Davlumbaz’ı tırmanıp İsimsiz zirveye ulaştım. Burada bütün gönüllüler artık tırmanış kalmadığını, bundan sonra hep iniş olduğunu söyleyerek koşucuları motive etmeye çalışıyor ama bu sertlikte inişler de o yorgunlukta tırmanış kadar istenmeyen bir şey. Bunu da dert etmedim ve tırmanırken beni yakalayan Aykut (Saral) ile birlikte aşağı, dere yatağına doğru sakince inişe geçtim. Bu iniş sırasında bir kere, bir kere de iniş bitip düz dere yatağı başladığında durup ayakkabılarıma giren taşları temizledim. Özellikle son temizleme önemliydi çünkü yarışın kalanında sürekli koşmak mümkündü. Tekepınarı’nı da geçip yokuş aşağı mümkün olduğunca hızlı koşarak 9 saatin altında bitirmeye çalıştım. Davlumbaz’da bir araya gelmemizden bitişe kadar Aykut abiyle birlikte koşmuştuk. Hatta birkaç yerde o beni beklemişti, diğer bazı yerlerde de ben onu beklemiştim. Son metrelere kadar böyle gelince bitiş çizgisinden geçme konusu gündeme geliyor. Ben ona “Sen beni sonradan yakalamıştın, senin hakkın, önce sen bitir.” dedim, o da bana “Son kilometreleri sen çok iyi koştun, sen geç.” dedi. Sonunda birlikte geçmeye karar verdik, öyle de yaptık. Sabah ben birkaç milisaniye önce başlangıç takının altından geçtiğim için o 8. ben 9. olarak bitirmiş olduk (8:58).

Aladağlar Sky Trail 2018 Finish
Bitiş

Benim için yarışı tamamlamak büyük mutluluktu. Dişe dokunur bir ağrı hissetmemiştim ve geçen yıldan 18 dakika daha hızlı tamamlamıştım parkuru. Hatta inişlerde gösterdiğim hassasiyeti biraz azaltmış olsam bir önceki yılın süresini bile yakalayabilirmişim. Bitiş çizgisinden sağlıkla geçince sakatlık konusundaki testin önemli kısmı tamamlanmış oldu. Testin kalanı yarış sonrasındaki bir haftada ortaya başka bir sorun çıkmaması ile tamamlanacaktı. Onu da atlattım. Dolayısıyla şu an keyfim yerinde. %100 iyileştim mi? Hayır, bazen ufak tefek ağrılarım sızılarım olabiliyor. Ama bu süreçte öğrendim ki bu tip bir sorunu tamamen atlatmak ya imkansız ya da çok uzun zaman alabiliyor. O yüzden şimdilik olabilidiğince iyileştim diyebilirim. Bu da haberlerin en güzeli tabii ki.

Yarışı bu yıl da geçen yıl olduğu gibi Kemal Kukul kazandı (7:05). İkinci Emre Singer (7:16) üçüncü ise Cevdet Alyılmaz (7:50) oldu. Kadınlarda ise Olga Lyjak (8:10) birinci, Ayşen Aktaş (9:52) ikinci ve Rikki Lee Roath (10:43) da üçüncü oldu. [Tüm sonuçlar]

Ben yarışı bu yıl ilk defa Garmin Fenix 5 ile koştum. Karayalak Vadisi’nde devasa kaya blokları arasında GPS sinyallerinin garip davranmasıyla mı ilgilidir bilmiyorum ama o kısımdaki kayıt biraz saçmalamış. Daha önce yarışı hep Garmin 910 Xt ile koşmuş bu tip bir sorunu hiç yaşamamıştım. 910 sonrası modellerde GPS chipsetinin daha kötü olduğunu biliyordum ama bu kadar hatayı beklemiyordum. Ayağımda yine her zamanki gibi aynı Asics Fuji Sensor vardı. Bu ayakkabı ile Aladağlar parkurunda çok rahat ediyorum, o nedenle değiştirmeyi düşünmedim. Tozluk kullanmadım. Ayakkabı temizlemek için birkaç kez durdum ama tozluk dolayısıyla ayağımın çok terlemesinin daha büyük sorun olacağını düşündüğüm için kullanmıyorum. Baton kullandım ve yine kararımdan memnunum. Şapkayla ve uzun kollu bir şeylerle koştum çünkü yukarıda güneş çok fazla yakıyor. Önlemlere rağmen boynum, kulaklarım ve ellerimin üstü epeyce yandı. Yiyecek çok fazla bir şey taşımadım çünkü istasyonlar arası süre ek besin gerektirmeyecek ölçüde. Sadece zorunlu haller için gereken miktar vardı yanımda. Sadece birkaç jel tükettim, gerisi istasyonlardan aldıklarım. Ama yukarıda da söylediğim gibi istasyonlara yiyecek taşınmamasını, onun yerine kendi yiyeceğimizi taşımayı yeğlerim.

Bu yıl yarıştan önce de yarışın olduğu hafta sonu dağ evinde de gelecek sene parkurun değişme ihtimali konuşuldu. Kim bilir belki gelecek yıl daha farklı zirvelerden geçen ve hatta belki daha uzun bir parkur bizi bekleyecek. Bunu uzun zaman geçmeden öğreniriz sanıyorum. Ne olursa olsun, çok büyük aksilik olmazsa ben yine orada olmayı istiyorum.

Aladağlar Sky Trail 2018
Direktaş istasyonu (Fotoğraf: GoShots.net)
Nokta 2015 2016 2017 2018
Sokullu 0:34 0:33 0:36 0:34
Çelikbuyduran (KN) 2:14 2:14 2:20 2:16
Emler zirve 2:44 2:47 2:53 2:49
Direktaş (KN) 3:12 3:13 3:27 3:19
MTA Çıkış başl. 3:52 3:43 3:59 3:50
MTA zirve 4:36 4:23 4:45 4:30
Maden Yayla (KN) 5:20 5:05 5:34 5:02
Karagöl 5:50 5:35 6:00 5:45
Davlumbaz 6:45 7:19 7:05
Tekepınarı (KN) 7:47 8:33 8:15
Demirkazık 7:28 8:32 9:16 8:58

“Aladağlar Sky Trail 2018” hakkında 1 yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir