Ritim Blog

Garmin Forerunner 610 İncelemesi

Garmin Forerunner 610, Garmin’in koşucular için olan serisinin son halkası. Forerunner (FR) 405 ve 410 sonrasında şekillendirildiğinden o serilerin kullanıcılarından gelen geri beslemeler dikkate alınarak geliştirilmiş. Sonuçta onlara nazaran daha ince daha hoş görünüme sahip bir saat ortaya çıkmış. Daha önce FR405 kullanmış ve tasarımının ne kadar “fason” göründüğüne şaşırmıştım. Oysa FR405, daha önceki FR saatlere göre çok daha estetik ve antrenman dışında da kullanılabilecek bir saat olarak tanıtılmıştı. Neyse ki FR610 bu konuda bir adım daha ileride. Gelin isterseniz daha derinlemesine bir incelemeye girişelim.

Bilgi: Bu incelemeye konu olan ürünü ben satın aldım ve kullanıyorum. Tüm görüş ve fikirler bana aittir. Yazı tamamıyla kendi deneyimlerimin özetidir.
FR610’un paketini açtığımda beni en çok sevindiren özelliği ile başlamak istiyorum: Şarj ünitesi. Öncesinde kullandığım FR405’in bu aparatı başımı çok ağrıttığından FR610’un bu ünitesini gördüğümde “işte geç de olsa farkına varılmış bir hatanın düzeltilmesi” diye düşündüm. FR405’in (ve daha önceki bazı modellerin; FR310XT, FR410, FR110 ve FR210) şarj üniteleri yaylı bir mekanizma ile saate tutturuluyordu. Bir mandal gibi arka uçlarına bastırıp önünü açıyor ve saatin doğru yerine denk getirerek mandalı bırakıyordunuz. Aslında anlatmak yerine en güzeli bunu göstermek. Aşağıda hem FR405’in şarj ünitesini, hem saate bağlanmış şeklini hem de FR210’daki benzerini görebilirsiniz.

FR405 ve FR210 şarj bağlantısı
FR405 ve FR210 şarj bağlantısı

Ben FR210 kullanmadım ama bir arkadaşımın kullandığını incelediğimde saate tutunma noktalarının 4 adet olduğunu ve bu noktaları denk getirmenin çok zor olduğunu fark etmiştim. Arkadaşım da bazen şarj ederken bunun ufak bir dokunuşla kayıp ayrıldığını ve sorun yarattığını anlatmıştı. Ben FR405 ile bu tip bir sorun yaşamamıştım ama bu mandal benzeri yapı kırılarak bana çok zor zamanlar yaşatmıştı. Bu mandal benzeri yapı, çok kırılgan tasarlanmış. Yayları tutan mekanizmanın kenarları çok ince ve kırılmaya müsait. Bu yapı kırıldığında saati şarj etmek neredeyse imkânsız hale geliyor. Neyse ki ufak müdahaleler ve bir lastik bant ile kullanmaya devam edebilmiştim. Ama insan o kadar para verdiği bir aleti asıl fonksiyon gören kısımları dışında bir ünitesinde meydana gelen böylesine basit bir sorundan dolayı kullanamayınca sinirleniyor.
Gelelim FR610’da bu sorunun nasıl çözüldüğüne. FR610’un gövde kasasının alt kısmı metal. Şarj ünitesi ise mıknatıslı. Böylece mandal benzeri bir sıkıştırmalı yapıya ihtiyaç kalmamış. Şarj ünitesi arka kısma yaklaştırıldığında “tık” diye olması gereken şekilde yerine oturuyor. Hem takması kolay hem de yerinden kayması çok zor. Aşağıda şarj ünitesini ve saate takılmış halini görebilirsiniz.
Garmin Forerunner 610 şarj ünitesi

Garmin Forerunner 610 şarj ünitesi takılı

Gövdenin alt kısmının metal olması aynı zamanda saati elinizde tuttuğunuzda daha sağlam olduğu hissi uyandırıyor.  (Ekleme: FR610 kullanan bazı okuyucular bu metal bölümün oksitlenme yaptığını hatta bu nedenle değiştirmek zorunda kaldıklarını ilettiler. Benim kullandığım cihazda henüz böyle bir şey olmadı ama geri bildirimleri atlamak istemedim.) Gövdeden söz etmişken, yazının başında kısaca değindiğim saatin görünümüne geçeyim. FR405 ve FR410’daki kabalığın biraz azaldığını görüyoruz FR610’da. Bu değişim iki bölümde kendini göstermiş. Öncelikle saatin yüksekliği azalmış (koldan yukarı doğru olan kalınlığından söz ediyorum). Önceki modellerde, ekranın çevresinde “touch bezel” denilen ve saatin menüleri arasında gezinmek için dokunulan bir kısım vardı ve bu yüksekliği çok artırıyordu. FR610’un ekranı tümüyle dokunmatik olduğundan bu bölüme gerek kalmamış. Ayrıca FR610’un kordonu daha ince ve zarif tasarlanmış. Bu iki özellik sayesinde daha hoş görünümlü bir saat ortaya çıkmış. Dokunmatik olan ekran çerçeveden hafifçe içeriye gömülü yapılmış. Bu da tam yüz üstü düştüğünde ekranı korumak için düşünülmüş gibi (ya da ben çok mühendisim). Büyüklüğü karşılaştırmak gerekirse gövdenin üsten bakıldığında büyüklüğü FR210’dan büyük FR405/FR410’dan küçük denilebilir ama fark ilk bakışta görülmeyecek kadar az.
Garmin Forerunner 610 şarj ünitesi takılı

Saatin sağ yanında iki, sol yanında bir düğme var. Bu tasarım ve düğmelerin işlevleri artık Forerunner ailesinde standartlaştı. Sağda, üstte olan Start/Stop (Durdur/Başlat), altta olan ise Lap/Reset (Tur/Sıfırla) düğmeleri. Solda ise Power/Light (AçKapa/Işık) düğmesi var. Düğmelerin görünümü ve hissiyatı sağlam olduklarını düşündürüyor. Daha önce de belirttiğim gibi FR610’un ekranı tümüyle dokunmatik. Ancak bir de ekranın çerçevesini oluşturan siyah bölümde yine dokunarak kullanılan iki belirgin nokta var. Bunlardan altta olanı (alt alta üç mavi çizgi) menü ve ana ekran arasında geçiş için, solda olanı (sola doğru mavi bir ok) ise menüde gezinirken “geri” dönmek için kullanılıyor.
Ekranın kendisi de tamamen dokunularak kullanılıyor. Menüler arasında gezinmek için yukarı aşağı kaydırmalar yapmak veya doğrudan ekrana dokunmak gerekiyor. Bu hareketleri yapmak konusunda hiç zorluk yok. Belki ilk bir iki denemede, alışana kadar ufak sıkıntılar olabilir ama sonrasında çok rahat kullanacağınıza eminim. Yalnız şunu belirtmekte fayda var, FR610’un kullandığı dokunma teknolojisi akıllı telefonlarda ve tabletlerde rastladığımız teknolojilerden farklı. Onlar daha hassas ve uyguladığınız baskıdan bağımsız sadece dokunma ile çalışırlar. Bu saatte kullanılan teknoloji ise çok ufak da olsa bir baskı ile çalışıyor. Bu, hassasiyet anlamında dezavantaj olarak görünse de yağmur altında ıslakken veya soğukta eldivenle kullanmaya çalıştığınızda ciddi bir avantaja dönüşüyor. Ayrıca sözünü ettiğimiz baskı çok küçük olduğundan sadece dokunarak çalışıyormuş hissini yaşıyorsunuz. Birçok koşucu bir koşu saatinde dokunmatik ekranın tamamen gereksiz olduğunu savunsa da FR610’da bunun hiçbir sıkıntı çıkarmadığını gördüm.
FR610 ilk açıldığında birkaç soru sorduktan (dil, cinsiyet vs.) sonra hemen uyduları aramaya başlıyor. Sonra da şaşırtıcı derecede hızlı buluyor. Daha önceden kullanılmadığı yerlerde 25-30 saniye sürerken, bir önceki antrenman alanında 10-15 saniyede hazır hale geliyor. Bu farkın nedeni kullanılan Hotfix teknolojisi. Bu teknoloji sayesinde en son nerede olduğu bilgisine dayanarak ve zamanı kullanarak uyduları daha hızlı bulabiliyor.
Garmin Forerunner 610 antrenman için hazır hale gelirken

Antrenman için kullanılmadığı zamanlarda haftanın gününü, saati ve tarihi gösterecek biçimde güç tasarrufu modunda çalışıyor. Bu modda olduğunu ekranın en altındaki kilit resminden anlıyorsunuz. Saati antrenman için hazır hale getirmek yani güç tasarrufu modundan çıkarmak için ekrana parmakla sağdan sola doğru süpürmek gerekiyor. Herhangi bir yere dokunmak veya bir düğmeye basmak yerine bu yöntemin seçilmesinin nedeni bu işlemin kazara yapılma olasılığını azaltmak. Ama ben günlük kullanımda bir kaç kez istemeden bu işleme neden oldum. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama olabildiğine işaret. Daha önce kullandığım FR405, kapalı bir alanda, güç tasarrufu modundan çıkartıldığında uyduları bulmak için sonuna kadar çabalar, çok uzun süre sonra pes ederdi. 610 ise uyduları ararken ekranına dokunduğunuzda “kapalı alanda mı kullanmak istiyorsunuz” sorusunu sorarak aldığı cevaba göre uydu arama işini sonlandırabiliyor. Tarihçeye bakmak veya bir ayarı kontrol etmek için saati açtığımda bu özelliğin olması işime yarıyor.
FR610’un kullanıcı ara yüzü çok anlatılmaya gerek olmayacak kadar açık ve net. Menü 4 kategoriye bölünmüş: “History” (Geçmiş), “Training” (Çalışma), “Setup” (Ayarlar) ve “Where To?” (Nereye?). Tarihçesinde geçmiş antrenmanlarınıza ulaşabiliyor, ilk listede sadece mesafe ve süre, detayına girince ise tüm antrenman bilgilerini görebiliyorsunuz. Detaylara göz atarken turları da ayrıca listeleyebiliyorsunuz. Tarihçe altında ayrıca saatin tüm kullanım toplamlarına veya haftalık/aylık toplamlara ulaşabiliyorsunuz. Tabii bir de tarihçe bölümünün (pace mi hız mı gösterilsin, haftanın ilk günü hangi gün olsun gibi) ayarlarına müdahale edebileceğiniz tarihçe ayarları bölümü var. “Where to?” bölümü aslında çok da işe yarar bir bölüm değil ama bakmakta fayda var. 3 adet alt bölümü var. İlki olan “Where am I?” (Neredeyim?) o an tam olarak nerede olduğunuzu koordinatları ile gösteriyor. İsterseniz diğer alt bölüm olan “Locations” (Yerler) altında saklamak ve kullanmak üzere kaydedebiliyorsunuz o anki konumunuzu. Son alt bölüm ise “Back to start” (Başladığım yere dön). Bu seçenek de, çok bilmediğiniz bir yerde koşuya çıktığınızda, başladığınız noktaya dönmek için kullanılıyor. “Setup” menüsü ile saatin ayarlarını düzenleyebiliyorsunuz. Nabız bandı veya adım ölçer gibi aksesuarlarla olan ilişkiyi bu başlık altındaki menülerle yapıyorsunuz. Yine “User Profile” alt menüsü aracılığı ile saati kullanan kişinin boy, kilo veya yaş gibi özelliklerini tanımlıyorsunuz. Bu bilgiler yaklaşık kalori hesapları için önemli. Bir başka alt menü ise “System” (Sistem). Buradan dil, GPS, saat, tarih, alarm tonları veya titreşim gibi özelliklere müdahale edebiliyorsunuz.
Garmin Forerunner 610 ana menüsü

Tam bu noktada FR610’da çok hoşuma giden titreşim özelliğine değinmek gerek. Koşu sırasında bazı nedenlerle saatin sizi uyarması gerekebiliyor. Nabız veya hız için alt/üst sınır belirlemişseniz bu sınırları aştığınızı ya da bir interval çalışması sırasında dinlenmenin bittiğini size haber vermesi gerekebiliyor. FR405 kullanırken gürültülü ortamlarda ya da kulaklıkla müzik dinlerken sesli uyarıları kaçırabiliyordum. Ama titreşimi fark etmemeniz mümkün olmuyor. Bence oldukça faydalı bir ekleme olmuş.
Sistem menüsü altındaki menülerden düzenleyebileceğiniz bir diğer şey ise antrenman sırasında kullanacağınız ekranlar. Kronometre ekranı ve nabız ekranı gibi iki sabit ekran var (tabii bunların da neler göstereceğini siz belirleyebiliyorsunuz). Ayrıca tamamen size özel kullanıma açabileceğiniz ve içeriğini belirleyebileceğiniz iki özel ekran daha ekleyebiliyorsunuz. Ben süreölçer ve nabız ekranları dışında tur mesafesi, tur temposu (pace) ve anlık nabız gösteren bir özel alan daha kullanıyorum. En çok baktığım ekran da bu oluyor. Nabız ekranında ise yine anlık nabız ve ortalama nabız bilgilerini gösteriyorum. Ekranları özelleştirmek çok kolay. Önce ekranda kaç bölme göstereceğinizi (en fazla 4 olabiliyor) ve her bölmede hangi bilginin gösterileceğini seçiyorsunuz. Antrenman sırasında bu ekranlar arasında, saatin ekran kısmına dokunarak geçiş yapabiliyorsunuz. Sağa süpürme veya sola süpürme hareketi ile bir önceki veya sonraki ekrana geçmek de mümkün.
Sistem menüsü altıdaki alt bölümler konusunu kapatmadan önce önemli bir özelliğe daha dikkat çekmek gerek. Bu da saatin veri kaydetme sıklığına müdahale edebileceğiniz “Data Recording” özelliği. İki seçeneğiniz var; “Smart Recording” (Akıllı Kayıt) ve “Every Second” (Her saniye). İlki kullanıldığında -ki bu varsayılan ayar- saat veri deposunu ve pil tüketimini optimize etmek için kaydedeceği zamanları kendisi belirliyor (yaklaşık 3-6 saniyede bir kayıt oluyor bu şekilde). Diğer seçenek ise adı üstünde her saniye tüm verileri kaydediyor. Tabii ki ikincisi çok daha iyi sonuçlar üretiyor. Ama her şeyde olduğu gibi o kazanımın da bir bedeli var. Bu seçeneği kullanmak saatin belleğini hızla dolduruyor. Dolayısıyla bu seçeneği özel durumlarda kullanmak daha mantıklı. Çok kullanmayacak olsak da böyle bir seçeneğimiz olduğunu bilmek güzel.
Garmin Forerunner 610 kolda görünümü

Son ana menü “Training” (Çalışma) menüsü. Alt menülerinden ilkinde (“Options”) antrenman seçeneklerini belirleyebiliyorsunuz. Uyarıları, oto tur, oto duraklama ve ekranların sürekli otomatik olarak değişmesi gibi özellikleri ayarlayabiliyorsunuz. Belirli bir tempoda size pacerlık yapan biri gibi davranan “Virtual Partner” (Sanal Arkadaş) özelliği FR610’da da var. Burada belirli bir tempo girişi yapıyorsunuz ve saat, koşu sırasında sanal arkadaşınıza göre konumunuzu, ne kadar gerisinde veya ilerisinde olduğunuzu size gösteriyor. Tempo antrenmanlarında veya yarışlarda bu özelliği kullanmak hoşuma gidiyor. 610 ile yeni gelen benzer biz özellik ise “Virtual Racer”. Yeni bir yarış yaratmak için saatte kayıtlı bir koşunuzu kullanabiliyorsunuz. Daha sonra aynı yerde bir önceki kendinizle yarışabiliyorsunuz. İki tane koşan adam görüyorsunuz. Üstteki bir önceki koşudaki siz, alttaki ise o anki sizi temsil ediyor. Kalan zamanı ve mesafeyi de görebiliyorsunuz. Çalışma şekli sanal arkadaşa benziyor ama daha motive edici.
Çalışma ana başlığı altında “Workouts” (Antrenmanlar) alt menüsü aracılığı ile interval ve özel hazırlanmış antrenmanlar yapabiliyorsunuz. Interval başlığı altında süre/zaman ile koşu/dinlenme sürelerini kolayca girebiliyorsunuz. Bundan daha karmaşık (merdiven tarzı) çalışmalar için ise “Custom” menüsü aracılığı ile tüm antrenmanı programlayabiliyorsunuz. Bu menüden saati kullanarak antrenman yaratabileceğiniz gibi Training Center (Garmin GPS saatleri için kullanılan bilgisayar programı) aracılığı ile yarattıklarınızı da yükleyebiliyorsunuz. FR405’de bu işlemi saatten yapamamak beni bilgisayara (hatta Training Center’ın kurulu olduğu ve saatimi eşlediğim bilgisayarıma) bağımlı kılıyordu. Artık bilgisayara ulaşamadığım zamanlarda da bunu yapabilmek işime yarıyor.
GPS hassasiyetine ve doğruluğuna gelince… Bu konuda ilk günden beri herhangi bir sıkıntı yaşamadım diyebilirim. En son çıkan Forerunner olduğundan hem donanım hem de yazılım olarak neredeyse son teknoloji elemanlar kullanılmış. Özellikle firmware güncellemeleri ile hassasiyet artırılmış görünüyor. FR610, ilk çıktığından beri 7-8 güncelleme geçirmiş. Bunlardan bazılarında GPS ile ilgili geliştirmeler de var. Bu nedenle Garmin’in sitesindeki güncellemeleri takip etmekte fayda var. Yazı yayınlandığında en son sürüm 2.80 idi. Ben, binaların arasında veya ağaçlık bölgelerde bildiğim mesafelerde göze batar farklılıklar göremedim. Sadece 400 metrelik pistte sapmalar olabiliyor. Ama bunu hangi GPS cihazı ile deneseniz yaşarsınız, özellikle de hızlı koşarken.
FR610 da diğer Forerrunner serisi saatler gibi bilgisayar ile iletişimini ANT+ teknolojisini kullanan bir USB cihaz ile sağlıyor. Flash bellek boyutundaki bu cihazla saatten bilgisayara veya tersi yönde veri aktarmak mümkün. Training Center’ın detaylarına ve kullanımına burada girmiyorum ama o konuda da detaylı bir yazı hazırlama planım var.
FR610 çoklu spor için tasarlanmamış. Bisikletle kullanılabiliyor (ben denemedim). Ama çoklu spor antrenmanlarını kaydetme özelliği yok. Antrenman başlamadan önce koşu veya bisiklet seçimi yapmak zorundasınız. Yüzme ise tamamen konu dışı. FR610’un su geçirmez özelliği var ancak IPX standardına göre 7 seviyesinde. Bunun anlamı ise şu; 1 metre derinlikte yarım saat bekletildiğinde su geçirmiyor. Yani yağmur altında veya duşta sağlam kalır ama havuza atlamayın veya uzun süre yüzmeyin.
FR610’un pili antrenman yapmadığınızda 4 hafta boyunca dayanabiliyor. Antrenman modunda ise 8 saat. Tabii bu değerler genellikle zamanla azalıyor. İlk alındığında bile maraton mesafesinin üstündeki yarışlar için pek uygun görünmüyor. Daha kısa yarışlara hazırlanıyorsanız pil süresi bence yeterli. Saatin ağırlığı 72 gr ve ekran çözünürlüğü 128×128 piksel. 1000 tur kaydedebiliyor.

Exit mobile version