Kartalkaya Tırmanışı

Kartalkaya Tırmanışı

Kartalkaya haritaBisiklet yarışlarını izliyor musunuz? Ben en azından büyük turları izlemeye çalışırım, denk gelirse bazı klasikleri veya yol yarışlarını da izlerim. Bu yarışlara denk geldiyseniz duymuşsunuzdur, etaplarda tırmanış puanları verilir. Tırmanışın sonunda bir kapı olur, o kapıdan geçen ilk belli sayıdaki bisikletçiye giderek azalan puanlar verilir. Tur boyunca bu puanlardan en çok toplayana da tırmanış birinciliği verilir. Fransa Turu’nda en iyi turmanışçı kırmızı puantiyeli forma giyer, duymuş veya görmüşsünüzdür. İşte bu tırmanış puanları yokuşların kategorizasyonuna göre belirleniyor. Tırmanışları genelde 4 kategoriye ayırıyorlar. Bunun bir formülü yok. Mesela Fransa Turu için yaklaşım şöyşe.
Kategori 4 -> 2 km; %5 veya 5 km; %2-3
Kategori 3 -> 1,5 km; %10 veya 10 km; %4
Kategori 2 -> 5 km; %8 veya 15 km; %4
Kategori 1 -> 8 km; %8 veya 20 km; %5

Bir de bunlardan çok daha zor tırmanışlar var ki onlara “kategori dışı”, daha çok kullanılan ve bilinen adıyla Fransızca aynı anlama gelen “Hors catégorie” yani HC deniyor. Büyük turlarda en heyecanlı etaplar işte HC barındıran veya HC bir tırmanış ile biten etaplardır. Çok ilginiz olmasa bile Alp d’Huez (alpdüez okunuyor sanırım), Col du Tourmalet (turmale diye duymuş olabilirsiniz) ve Mont Ventoux (bu da monvantu okunuyor galiba) tırmanışlarının isimleri kulağınıza çalınmıştır. Alp d’Huez yaklaşık 14 km ve ortalama %8,1 eğime sahip; en büyük eğim %13. Col du Tourmalet yaklaşık 19 km ve ortalama %7,4 eğime sahip; en büyük eğim %10,2. Mont Ventoux’nun en zor çıkışı ise yaklaşık 22 km ve ortalama %8,9 eğime sahip; en büyük eğim %10,5. İşte HC böyle bir kavram. Çok zorlayıcı ve uzun tırmanışları tanımlamak için kullanılıyor. Türkiye’de de var böyle yerler. Bunlardan biri de Kartalkaya Tırmanışı.
Ankara’da birlikte bisiklete bindiğim bir grup var. Birlikte antrenman yapmak ve bisiklet üzerine konuşmak için Google Groups üzerinde kurulmuş. Son birkaç aydır o gruptan arkadaşlarla birlikte sürüşler yapıyorum. Bisiklet tek başına bence biraz tehlikeli bir spor. Özellikle uzun binişler yapıyorsanız en azından iki, üç kişi olmak daha mantıklı. Bu yüzden bu tip gruplara dahil olmak çok iyi fikir. Ayrıca arkadaş çevreniz genişliyor, sosyal olarak da faydasını görüyorsunuz. İşte bu grupta, bir hafta sonu gidip Kartalkaya’ya çıkmak için organizasyon yaptık. Bazı arkadaşlar eşleri ile birlikte cuma gününden gidip orada bir dağ evinde iki gece konaklamayı planladılar. Günübirlik gidecek olan bizler ise en çok sayıda insanı ve bisikleti en az araba ile nasıl oraya götürürüz koordinasyonunu yaptık. Bizim planımız cumartesi sabah saat 6:30 gibi Ankara’dan yola çıkıp iki saatte arkadaşların kaldığı yere gidip onlarla buluşmaktı. 24 Ağustos sabahı planladığımız gibi de yaptık.
Kartalkaya
Kartalkaya’ya çıkan yol, Ankara-İstanbul otoyolunda Bolu’ya varmadan biraz önce. Bolu Doğu çıkışından çıkıp E-5’e girdikten hemen sonra Saraycık mevkiinde. Yukarı çıkarken yol üstünde otel, pansiyon ve dağevleri var. Bisiklet planı olmasa bile gidip gece konaklamalı güzel küçük doğa tatilleri yapılabilir. Arkadaşlarımız E-5’den 18 km yukarıda bir yerde kalıyorlardı. Orada buluştuk. Ankara’dan bizimle birlikte, sürüşe katılmayacak birkaç arkadaşımız da geldi. Araba ile bize eşlik edip herhangi bir sorun veya ihtiyaç anında yardım edeceklerdi. Hazırlığımızı yaptıktan sonra 9 bisikletli ve iki araba 18 kilometrelik bölümü bisiklet üzerinde indik. Bu iniş epey hızlı ve tehlikeli. Benim bisiklet geçmişim çok kısa olduğundan hayatımın en zorlu inişiydi diyebilirim. E-5’e indikten sonra biraz daha ısınmak için Bolu’ya doğru 2-3 km gidip geri döndük. Bu sırada ihtiyaçlarımızı giderdik ki tırmanış sırasında sıkıntı yaşamayalım.
Tırmanışın detaylarına geçmeden önce benim yokuşlarla olan deneyimimden söz etmek istiyorum. Aslında kısa bir paragraf olacak, çünkü bu konuda pek bir deneyimim yok :). Bisiklet konusuna ciddi eğilmeye başladıktan sonra Ankara’da bilinen birkaç yokuşu denemek dışında bu konuda çok antrenman yaptığım söylenemez. Yine bahsettiğim grupla birlikte gittiğimiz kısa ama çok ciddi eğime sahip bir yokuş var; biz Şehitali veya Fevziye yokuşu diyoruz ama Strava’da (az sonra Strava’dan da söz edeceğim) Öz Elit Sitesi Climb olarak kayıtlı. 1.6 km uzunluğunda ve ortalama eğimi %8,4. İlk gidişimde ortasında bir yerde durmak ve nefeslenmek zorunda kalmıştım. Sonraki gidişlerimizde ise durmadan çıkabilmiş hatta hızlanmıştım bile. Bisiklette tırmanmak hem bacak hem de zihin gücü istiyor. İkisi de antrenmanla gelişiyor neyse ki :). İşte bu 1.6 kilometrelik yokuşta bile oflayıp puflayan ben kalkıp Kartalkaya’ya gittim.
Kartalkaya eğim
Kartalkaya tırmanışı (bizim kullandığımız yoldan) tam olarak 27 kilometre. Ortalama eğimi %4,7. Ancak 14-18. kilometreler arasında bir iniş var. Bu nedenle ortalama eğim az görünüyor. Bu tırmanışı iki çıkış ve bir iniş olarak bölerseniz Sarıalan yaylasına kadar 13,6 km ve ortalama eğimi %7,2 olan ve oradan yukarıya 8 km ve %7,1 eğim olan iki tırmanış oluyor. Özetle neredeyse bitmek bilmeyen sürekli tırmanış içeren yaklaşık 2 saatlik sürüş demek. Şimdi tüm bu detaylara nasıl hızla ulaşabildiğimi anlatayım.
Tabii ki Google Maps veya Google Earth kullanarak bu bilgilere ulaşılabiliyor ama bir de çoğunlukla bisikletçiler tarafından kullanılan antrenman bilgilerinin tutulup, analiz edilebildiği Strava isimli web uygulaması var. Evet biliyorum benzer çok uygulama var ama Strava segment mantığı ve kullanım kolaylığı nedeniyle çokça tercih ediliyor. Kullanıcılar yaptıkları antrenmanları kullandıkları GPS cihazlar yardımıyla Strava’ya yükledikten sonra kullandıkları rotaların belirli bölümlerini “segment” olarak işaretleyip o bölümde daha sonra yapacakları antrenmanlardaki kendi performanslarının değişimini izleyebiliyorlar. Aynı zamanda diğer kullanıcılar bu bölümü içeren rotaya sahip antrenman yüklediklerinde onların da bu bölümdeki performansları “segment” sayfasında beliriyor. Yani önceden belirlenmiş özel yerlerdeki performanslar karşılaştırılabiliyor. Bisikletçiler arasında çok tutulmasının en büyük nedeni de bu. Kullandıkları haritalar, grafikler ve özellikle algoritmalar da çok akıllıca olduğundan ortaya güzel bir ürün çıkmış. Bahsettiğim segmentlerdeki sıralamalar bazı sporcular için oldukça önemli. Bunlar rekabetten motive olan gruptalar. Rekabetten motive olmayan hatta bundan rahatsız olan başka bir grup daha var ki onlar Strava’ya pek yanaşmıyorlar. Bir de ikisinin arasında olan, benim gibi sadece kendi performansına odaklananlar var. Ama insan ister istemez bildiği bir segmentten geçerken kendini iyi hissediyorsa “bakayım daha iyi yapabilecek miyim” diye düşünüp pedallara asılmadan edemiyor.
Kartalkaya
Kartalkaya’ya gitmeden önce gruptaki arkadaşlar Strava’daki segmentin en iyi derecesinin gerçekleştiği antrenmanı kendi saatlerine yükleyip sanal bir yarış yapmayı planladılar. Tabii ki ben bir acemi olarak onların peşinden gitmeyi düşünmedim bile. Başlarken aklımdaki ilk hedef sonuna kadar çıkabilmekti. İkincil hedefim ayağımı yere koymadan yani durmadan tepeye varmak, üçüncül ve son hedefim ise 2 saatin altında bitimekti. Tırmanış başladığında hemen zorlaşmaya başlıyor zaten. Strava’da en iyi dereceyi yapmak isteyen ekip yanımdan hızla geçip gittikten sonra ben de grubun sonlarında yerimi alıp yavaş yavaş tırmanmaya başladım. Yol çok virajlı, her virajda “acaba bunu dönünce eğim biraz rahatlar mı” diye düşüne düşüne çıkıyordum. Ne yazık ki her dönüşte rahatlamak bir yana daha da sertleşiyordu. Bu noktada zihinsel olarak pes etmemeye çalışmak gerekiyor. “Buraya tepeye kadar çıkmaya geldim” düşüncesiyle pedallara asılmaya devam ettim. Sıcaklığın da etkisiyle çok terlemeye başladım. Burnumdan ve sakalımdan sürekli ter damlıyordu. Gözlüğüm de terle ıslandığından çıkarıp kaskıma taktım. Aradaki inişe bu şekilde zor da olsa ulaştım. Bu arada güneş bulut arkasına girmiş, yol yükseldiğinden hava da serinlemişti. İnişte hızlanacağımdan hemen önümü kapattım, gözlüğümü taktım ve elimden geldiğince hızla inmeye başladım. 3-4 km sonra yol düzleşti ve sürüşe ilk başladığımız noktaya geldim. Burdan indiğimiz için buraya kadar olan yolu az çok biliyordum ama bundan sonrası bilinmezdi. Önceden zirveye yaklaştıkça daha da zorlaştığını duyduğumdan biraz korkuyordum. Bu ikinci çıkışın başları rahat geldi. Bilmiyorum o kadar sert yerleri çıktıktan sonra mı böyle hissettim yoksa gerçekten rahat mıydı ama yolun bu kısmı çok güzeldi. İki tarafı ağaçlarla kaplı, sol yanda küçük bir dere ve kuş sesleri olan bir bölgeydi. Önümde ve arkamda olanlarla aramız çok açık olduğundan bu bölümde kendi kendime kalmıştım. Zorlansam da çok keyif aldığım bir andı. Gerçekten de gittikçe sertleşti sertleşti ve ben artık pedal çeviremez hale geldim. Zirveye 2 km kala durdum ve 15-20 sn nefeslendim. Eğim çok fazla olduğundan yeniden pedalları takıp hareket etmem mümkün olmadı. 50-100 m kadar yürüdüm ve eğim azalınca binip zirveye kadar sürdüm. Ne yazık ki sadece ilk hedefimi tutturabilmiş oldum. Çünkü toplam çıkışım 2:04:22 sürmüştü. Kendimi biraz daha zorlasam ve orada durmasam her üç hedefim de tutacakmış. Neyse artık bir dahaki sefere…
Kartalkaya
Birlikte gittiğimiz arkadaşlardan bazıları 1 saat 40 dakika civarı çıkmayı başardılar. Gerçekten güzel dereceler, onları kutlamak lazım. Daha önce hiç böyle bir zorlanmayla karşılaşmadığımdan kendi sonucumu da başarılı buluyorum. Artık bu tip tırmanışlara zihinsel olarak daha hazırım. Ne de olsa başta bahsettiğim gibi Fransa Turu’nun canavar tırmanışlarıya yarışabilecek “Hors catégorie” bir tırmanışı tamamlayabildim. Tabii orada bisikletçiler bu tip tırmanışlar öncesinde 180-200 km pedal çevirip sonra da buraları 20-25 km/s hızlarla çıkıyorlar ama olsun. Hem bu tırmanışı tekrarlamak hem de benzer tırmanışları denemek için sabırsızlanıyorum. İnsan acı çekmeyi de sevmeye hatta özlemeye başlayabiliyor demek ki :D.

“Kartalkaya Tırmanışı” hakkında 2 yorum var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir