Eğirdir Triatlonu 2013

Eğirdir Triatlonu 2013

Eğirdir TriatlonuTriatlona giriş maceramda en son İznik’teki sprint triatlonuna katılmış, gölde sakin sakin yüzmeyi beklerken açık denizden farksız dalgalarla boğuşmuş ve berbat bir asfaltta bisiklet turlarını saymıştım. İlk sprint denememdi ve bence çok da denemiş olamadım. Tecrübe olarak bir kenara yazıp hedef olarak belirlediğim 27 Ekim Antalya yarı ironman mesafesi triatlon için çalışmaya devam ettim. Antrenmanlar arasında takım arkadaşlarımın önerisine uyarak hafta sonu Eğirdir’de bir olimpik triatlon daha tamamladım. Bu yazı o yarışın raporudur.

Eğirdir Triatlonu’na kaydolduktan sonra, Eğirdir Gölü’nün güzel bir coğrafya olduğunu öğrenince, yarış hafta sonuna pazartesiyi de ekleyerek gidişimizi kısacık bir tatile dönüştürmeye karar verdik. Ankara’ya 360 km mesafede olan ilçeye 4 saat civarında bir araba yolculuğuyla cumartesi öğle saatlerinde ulaştık. Gölün içine doğru uzanan Yeşil Ada denilen ama aslında karaya bir yolla birleştiğinden bir yarımada olan bölgede bir pansiyonda ayırttığımız odaya yerleştik. Tüm binalar gibi bu bina da göl manzaralıydı ve odada yatarken göl izlenebiliyordu. Ayrıca pansiyonumuzun çevresinde yaşayan çok tatlı bir köpekle de hemen arkadaş olduk (fotoğraftaki; adı Charlie).

Birkaç saat sonra aynı yarışa katılmak için Ankara’dan gelen bir arkadaşımla (bu blogda konuk yazar olarak Kıbrıs Ultramaratonu yarış raporu yayınlanmıştı) buluştuk. Benim patlak olan ön lastiğimi değiştirip onun ayakkabı kalini sağlamlaştırdıktan sonra değişim alanını, yüzme startını ve bisiklet parkurunu görmek için kısa bir biniş yaptık. Bisiklet etabı 5 km gidiş 5 km geliş olan 10 km’lik 4 tur olacaktı. Ereğli’de neredeyse sürekli aynı yönden esen rüzgâr değişim alanından uzaklaşırken arkadan esip bizi destekledi ancak dönüşte çok can sıkıcı oldu. Yarışta bu kadar sert rüzgâr olmamasını umarak geri döndük.
Saat 18:00’de teknik toplantının yapılacağı yere gittim. Çok sayıda insan küçük ve havasız bir salonda bir araya gelmiş olduğundan inanılmaz boğucu bir ortamda yapıldı toplantı. Gerçi bunun bir aksaklıktan dolayı olduğunu ve gelecek senelerde tekrarlanmayacağını söyleyen belediye başkanı özür de diledi. Teknik toplantılarda beni en çok sıkan ve gereksiz bulduğum şey konuşma yapmak için kürsüye çıkanların sözlerini gereksiz yere uzatmaları. Her çıkan benzer sözler söylemeden önce uzun uzun saydığı isimleri selamlıyor. Zaten birçok sporcu da konuşanları dinlemediğinden gürültü içinde geçen bunaltıcı zamanlar oluyor benim için. Tamam, federasyon, kurallar veya kararlar ile ilgili şeyleri duymak güzel ama asıl orada olma amacımız olan parkur tanıtımı sadece iki dakikada geçiştirilince hoş olmuyor.
Eğirdir Triatlonu
Kültürümüzün derinliklerine işlemiş olan bir deyiş var: “Kervan yolda düzülür”. Bunun izlerini birçok yerde görüyoruz. Teknik toplantı sırasında elitler kategorisinin açıklanan saatten farklı bir saatte yapılabileceği konuşuldu. Hatta saat üzerinde uzun uzun tartışıldı. İnsanlar toplantıdan ayrıldıktan sonra “şu saatte mi yapsak, bu saatte mi yapsak”, “o saatte yapsak şu olur, bu saatte yapsak öbürü olur” gibi konuşmalar oldu. Oysa yarıştan önce konu her yönüyle düşünülebilir, taraflara danışılabilir sonra da açıklanan zaman çizelgesi üzerine bir kelime bile edilmez. Zaten o gün ayaküstü alınan karar sonradan istenmeyen sonuçlara da yol açtı (aşağıda söz edeceğim).
Makarna partisi toplantının yapıldığı yere yürüyerek 10-15 dakikalık mesafedeydi. Biz oraya yürüyene kadar epey kalabalıklaşmıştı. Bu sefer makarna yanında köfte, ayran ve karpuz da vardı. Makarna kötüydü, zaten et tüketmediğimden köfte de yiyemedim, özetle pek karnımı doyuramadım. Canımı makarna partisinde en çok sıkan şeyler sıra beklemek veya kötü makarna değildi. Gereksiz yere bangır bangır çalan kötü müzik ve ilkel bir eğlence şekli olduğunu düşündüğüm havai fişek patlatılmasıydı. Neyse ki dostlar vardı da sohbet ve muhabbetle can sıkan şeyleri görmezden gelmeyi başardık. Sonra da ertesi günkü yarış için dinlenmeye çekildik.
Eğirdir Triatlonu
Değişim alanına giriş 9:00-9:45 arasıydı. 9:30 gibi oraya vardım. Yine beni şaşırtan bir gariplikle karşılaştım. Bu yılın ilk yarışı olan Taşucu Triatlonu’na katılmıştım. O yarışta federasyon herkese bir numara verdi ve yıl boyunca bu numaralarla yarışılacağını söyledi. Hatta “bisiklete takılan yarış numaralarını özenle saklayın yenisini vermeyeceğiz” bile dediler. Ama Eğirdir’de sabah değişim alanında herkese yeniden farklı numaralar verileceğini öğrendim. O hengâmede ayrıca bir sıraya girip yeni numarayı aldım, eskisini söküp yenisini taktım. Değişim alanına eşyalarımı yerleştirip girilecek ve çıkılacak yerleri/yönleri anlamaya çalıştım. Bir gariplik vardı. Genelde değişim alanına bir taraftan girer, bisikletini alır veya bırakır diğer taraftan çıkarsınız. Burada farklı bir yöntem tercih edilmişti. Bisikleti alıp ters yönde gidip tam dönüş ile bisiklet parkuruna doğru gidiliyordu. Buna dikkat etmem gerektiğini aklıma yazıp yüzme başlangıç noktasına gittim. Benim kategorimden önce olan başlangıçları izledim. Bizim yüzme parkurunun detaylarını anlamaya çalışan birçok insanla beraber ben de yüzeceğimiz bölgeyi analiz etmeye uğraştım. Açıkta, iki tane yakın iki tane de uzak duba duruyordu. Bizim uzaktakilerden döneceğimiz kesindi. Ama ilk turun sonunda nereden dönüp yeniden açılacağımız çok açık değildi. Teknik toplantıda bu kısımlar çok kısa geçildiğinden kimse anlayamamıştı. Neyse ki teknik sorumlu hepimizi alıp döneceğimiz yer olan küçük bir iskelenin altını gösterdi. Evet, kayıkların ve balıkçı teknelerinin yanından geçecek, insanların üzerinde yürüyebildiği küçük bir iskelenin altından geçip dönecektik. Bu izleyiciler açısından hoş olacaktı. Hatta eşim de bu iskele üzerinden fotoğraf çekebileceğini düşünüp mutlu oldu. Bir noktada yarışçılar ikiye bölünmüştü. Biz açıktaki dubalardan döneceksek yakındaki dubalar bizim için önemli miydi, değil miydi? Yani onların sağından veya solundan geçebilir miydik? Bunu ben duyamadım, çevremdekilere sorduğumda ise iki farklı yanıt aldım. Mantık olarak düşündüğümde yakın dubaların bir anlamı yoktu. Deneyimli bir triatlet arkadaşım da aynı yönde fikir belirtince yarışta bu yönde davranmaya karar verdim. Diskalifiye olmadım, uyarı da almadım ve hala doğrunun ne olduğunu bilmiyorum. Bu durum bana hem komik hem de korkutucu geliyor.
Eğirdir Triatlonu
Yüzme startı suyun içinden verildi. Herkese iskeleye tutunması söylendi ama bazı yarışmacılar tutunmadığı gibi birkaç metre de açıkta başladılar. Bu tip kural esneklikleri tam da bize özgü diye düşünerek yüzmeye başladım. Benim zaten yüzme (veya tüm yarış konusunda) iddiam yok ama kural kuraldır ve esnetilemez. Bu yarışta yüzmede neredeyse hep düz gittim. Yönümü hep doğru tahmin ettim. Ama yine yanımdan yöremden geçen diğer yüzücüler yüzünden çok su yuttum. Bu konuya çalışmam/alışmam gerek. Su yutunca midem rahatsız oluyor ve tam performansımla yüzemiyorum. İlk turu döndük ve yakındaki dubanın solundan geçtim. Diğerleri ne yapıyor diye baktığımda kiminin sağdan kiminin soldan geçtiğini gördüm. Döneceğimiz iskeleye yaklaştıkça gölün dibinden yükselen değişik bir bitki türü yoğunlaşmaya başladı; dipten yüzeye kadar uzanan ince uzun, yapraklı bir bitki. Yüzeye o kadar yakın ki, elinize ve hatta gövdenize dokunuyor. Bir gün önce yüzme parkurunda antrenman yapan arkadaşlarım uyarmamış olsa biraz ürkebilirdim ama bu uyarıdan sonra rahatça ilerledim. Döndükten sonra yine ikinci turu biraz daha rahat geçtim. Çıkış noktası güzel işaretlenmiş olduğundan yine tam düz olarak oraya doğru yüzdüm. Suyun içine uzanan bir merdivenden çıkılıyordu. İlk basamağa adımımı atana kadar kulaç atmaya devam ettim. Çıkar çıkmaz saatin tur düğmesine bastım ve 31 dakikayı gördüm moralim bozuldu. O kadar rahat yüzdüğüm ve düz gittiğim bir yüzme etabında 30 dakikanın altında kalacağımı düşünmüştüm. Bu konuya çok fazla takılmayıp değişim alanına doğru koştum. Artık yüzmeden sonra baş dönmesi epey azaldı ama hala tam olarak kurtulamadım. Hızla ayakkabımı giyip, kaskımı taktım ve bisikleti aldım. Tam o sırada başım biraz döndü ve durakladım. Duraklayınca Burak’ın da bisikletini almakta olduğunu fark ettim. Yüzmeden birlikte çıkarsak bisiklette yardımlaşırız diye konuşmuştuk. Neredeyse aynı anda bisiklet etabına başladık.
Eğirdir Triatlonu
Tam da parkuru denerken olduğu gibi değişim alanından uzaklaştığımız bölümde arkadan rüzgâr vardı ve rahatça 5 km gittik. Döner dönmez Karşıdan sert rüzgârı hissettik. Biraz ilerleyince daha açık bir alana vardık ve rüzgâra karşı tam bir mücadele başladı. Gezinti hızında gidebildiğimizi hissediyordum ve moralim bozuluyordu. En azından birbirimizin rüzgâr boşluğunda gittiğimiz bölümlerde dinlenmek mümkün oluyordu. Tur sırasında çok hızlı giden kalabalık bir grup gördük. İçinde hem elitler hem de yaş kategorisinden insanlar vardı. Yukarıda bahsettiğim gibi teknik toplantı sonrası elit kategorinin başlangıç saati yaş kategorisinden 10 dakika önceye alınmıştı. Elitler yüzmede de hızlı olduklarından bisiklet etabında ilk turlarını bitirdiklerinde yaş kategorisinde yüzmeden hızlı çıkanların bisiklet başlangıcına denk gelmişlerdi. Böylece yüzmeden 24-25 dakika aralığında çıkan yaş grubu triatletler 4 turluk bisiklet etabının ilk 3 turunu elitlerle aynı grupta sürmüş oldular. Zaten yüzmede 4-5 dakika hızlıyken burada da bu avantajdan faydalandılar ve fark epey açıldı. Sonuçlara bakarsanız belli bir aralıkta farkın çok büyük olduğunu görebilirsiniz. Aslında her ne kadar draft serbest olsa da kategoriler arasında yapılanı yasak. Bu da işin başka bir ilginç tarafı. Bu arada biz ilk iki turu iki kişi devam ettik. Üçüncü turumuzda 2-3 kişilik bir grup yakaladık ve onlarla sürdüğümüz süreyi daha rahat geçirdik. Ne yazık ki onların bisiklet etabı bitti ve biz son tur yine yalnız kaldık. Rüzgâra karşı mücadele ile geçen bisiklet etabında oradaki yarış draftsız olmasına rağmen Alanya’daki bisiklet etabından 7 dakika daha yavaş bir süre yapabildim; 1:16:46.
Neyse ki iki kişi olarak kalmaya çalıştığımızdan kendimi gereksiz yere tüketmemişim. Koşuya oldukça iyi başladım. Ama koşuda da bu sefer güneşin yakıcılığı ve sıcak bunaltmaya başladı. Buna rağmen her geçen dakika hızımı artırdım. Koşu parkurunun her iki ucunda da su noktası vardı. Her dönüşte bir şişe soğuk su alıp bir yudumunu içip geri kalanını kafamdan aşağı boşaltarak serinlemeye çalıştım. Yandan esen rüzgârın da etkisi ile bunu başardım. Yüzme etabını 42:50 gibi bugüne kadarki en hızlı triatlon 10k derecesi ile bitirerek yarışı tamamladım. Yüzme 31:24, bisiklet 1:16:46, koşu 42:50 ve transitionların toplamı 2:07: toplam süre 2:33:07.
<img src="http://www.ritimblog.com/wp-content/uploads/2013/09/egirdir_bisiklet_2.jpg" alt="Eğirdir Triatlonu" width="580" height="774" class="aligncenter size-full wp-image-1623" />
Bu yarışta yeni bisikletimi kullandım. Üzerindeki duruşum ve sürüş açısından çok daha iyiydi. Omuzlarım, boynum ve belim hiç rahatsız olmadı. Diğeri bana biraz küçük olduğundan küçük rahatsızlıklar oluyordu. Ayrıca yeni bir bisiklet olduğundan daha akıcı olduğunu hissettim. Şimdi bu bisiklet üzerinde yol kat ettikçe ayarlarını biraz daha değiştirerek kendime daha uygun hale getireceğim. Fırsatım olursa bir fit çalışması da yaptırabilirim. Bir sonraki hedefim olan uzun mesafe triatlon için bir de aerobar almalı ve ona alışmaya başlamalıyım.
Eğirdir aslında çok güzel bir coğrafyada ama ne yazık ki birçok yer gibi değeri bilinmemiş. İnsan şöyle düşünmeden edemiyor; burası İsviçre’de veya Fransa’da olsa, gölde çok sayıda yelkenli ve gölün çevresinde büyük bir orman ile nefis bir tatil beldesi olurdu. Şimdiki hali ise çöp ve pislik içinde saçma binalardan oluşan garip bir yerleşim yeri. Buna rağmen Yeşil Ada bölgesi oldukça nezih ve sessiz bir yer. Orada göl manzarası eşliğinde bir iki gün dinlenilebilir. Gölde yüzmek keyifliydi. Tatlı ve serin bir suyu var. Yarışın düzenlendiği parkur da oldukça güzel. Sanırım rüzgâr her daim mevcut. Dolayısı ile bunu bilerek gitmek gerek. Ben yarıştan memnun ayrıldım. Seneye düzenlenirse yine gitmek isterim. Daha önce Eğirdir’e gitmemiş olanlara bir hafta sonu için gidip görmeyi, bu yarışa katılmamışlar için de bir kere deneyimlemeyi öneririm.
Not: Yüzme parkurunu ve dubaları gösteren fotoğraf hariç tüm fotoğraflar eşim Başak Gürbüz Derman‘a aittir.
Eğirdir Triatlonu

“Eğirdir Triatlonu 2013” hakkında 5 yorum var

  1. Süper bir yarış raporu daha 🙂 Beni nasıl motive ediyor bu raporlar tahmin edemezsiniz.
    Yarış boyunca büyük sıkıntılar yaşamamanıza sevindim. Bana göre süreler de mükemmel!
    Umarım yakın bir zamanda bir triatlon da karşılaşırız.
    İyi antremanlar ve iyi yarışlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir