Maraton Yalanı

Maraton Yalanı

Paul Ryan
Ortada böyle bir yalan/yanlış olunca çokça dalga konusu olursunuz…

2012 ABD Başkanlık seçiminde cumhuriyetçiler cephesinden başkan adayı olan Paul Ryan, geçenlerde bir radyo programında gençliğinde maratonlar koştuğunu hatta en iyi derecesinin de sub3 (3 saat altı) olduğunu söylemiş. İfadeleri de aynen şöyle: “Under three, high twos. I had a two hour and fifty-something.” (Üç saatin altında, iki saatin üst dilimlerinde. İki saat ellili bir şeyler.) Tabii halkın büyük kısmı bu sözlerin peşine pek düşmemiş ama koşan insanlar radyo programının 20 saniyelik bu bölümüne biraz takılmışlar. Çünkü maraton koşanlar (elit atletler hariç; ölümlüler) bilir; üç saatin altı muhteşem bir derecedir. İyilerle çok iyileri ayıran çizgidir o 3 saat çizgisi. Bunu başarabilenler de başaramayan ama sürekli o seviyeleri isteyenler de bu tip bir söylemi çok önemser. Ben de, henüz o seviyelere rüya gibi bakanlardan olarak, ilk duyduğumda çok etkilendim ama dile getiriş şekli biraz garip geldi. Yani, eğer çok sayıda bu seviyede maraton koşmadıysanız sub3 maratonunuz olsa saniyesine kadar hatırlarsınız. Çok sayıda koştuysanız da ilgisiz bir programda süre detayına girmezsiniz.

Runner’s World konunun üstüne gidince -ki artık kayıtlara ulaşmak çok kolay- Paul Ryan’ın maratonLAR koşmadığı, geçmişte bir maraton bitirdiği hatta o maratonda da derecesinin 4:01:25 olduğu ortaya çıkmış. Bunun üstüne bir sözcü, olayın çok eski (1990) olduğunu, Ryan’ın yanlış hatırladığını vs. vs. açıklamış.
Bence konunun iki yönü var: Biri, maraton koşuculuğu açısından yapılan yanlış/ayıp diğeri ise politikacı olarak koşu sporundan, maratondan destek alınmaya çalışılıyor olması. İlkine hiç girmiyorum bile, çünkü zaten politikacı deyince aklıma yalancılık geliyor. Ama ikincisi benim çok ilgimi çekti. Amerika’da bir başkan adayı seçmenlerini etkilemek için maraton koştuğu bilgisini kullanabiliyor. Ben kendi resmi özgeçmişime ilgi alanı olarak uzun mesafe koşuları yazdığımda çevremdekiler garipsemiş, bunun ne gibi bir faydası olacağını merak etmişlerdi. Oysa bence birinin böyle bir sporla uğraşıyor olduğunu bilmek onun, kararlılık, azim, disiplin, sabır, hedefe yönelik çalışma, fiziksel ve mental dayanıklılık gibi özellikleri konusunda güzel ipuçları verir. Türkiye’de özgeçmişte bile sırıtan, hatta “yahu bu adam koşmaya ayıracağı zamanı mesaiye ayırsa, dışarıda çok yorulmasa da enerjisini burada kullansa” gibi söylemlere neden olabilecek maraton bitirmiş olma özelliği ABD’de seçim propagandasında kullanılabiliyor. Daha önce de 2004 seçimleri adaylarından John Kerry 1970’lerde Boston Maratonu’nda koştuğunu iddia etmişti (koşmadığı kanıtlanamasa da koştuğuna dair bir ipucu da yok).
Seçmenleri etkilemek için söylemlerde kullanmanın ötesinde ABD politika sahnesinde gerçekten maraton koşmuş kişiler de var. Geçmiş adaylardan John Edwards (3:30), eski başkanlardan George W. Bush (3:44), yine geçmiş adaylardan Sarah Palin (3:59) ve Al Gore (4:58) maraton koşmuş isimler.
Sözü ülkemizde koşu sporuna, atletizme veya maratona getirmek kaçınılmaz oluyor. Bugüne kadar “sporcu” kimliğini kullanan ve öne çıkaran tek bir politikacı hatırlıyorum. Triatlonda bisiklet etabında bisiklete binmek yerine, onu omzunda taşısa da koşu bölümünde “yaylalar yaylalar” türküsü söylese de politikada tek olduğu için burada bahsi geçiyor. Seçmenler üzerinde etkisi oldu mu ya da iddialarının (“Yüzmede Türkiye şampiyonu, triatlonda birinci oldum”, “Kadınlarla dövüşmem, sevişirim”, “ODTÜ’den devrimcileri dövüp dövüp atıyorduk.”) üstüne giden oldu mu bilmem, ama “sporculuk” maceralarına magazin köşelerinde veya röportajların eğlencelik kısımlarında değinilmekten öte seçim sonuçlarına bir faydası olduğunu hiç sanmıyorum.

“Maraton Yalanı” hakkında 5 yorum var

  1. George Bush 3:45 maraton koşmuş mu gerçekten? Kendimi şimdi camdan atasım geldi. Yok inanmıyorum, kesin kısa yol yapmıştır, vallahi inanmam..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir