Amsterdam Maratonu 2011

Amsterdam Maratonu 2011

Amsterdam Maratonu 2011 finish sonrası
Amsterdam Maratonu 2011 finish sonrası
16 Ekim’de Amsterdam’da beşinci maratonumu koştum. Farklı organizasyon olarak gördüğüm dördüncü, yurtdışında gördüğüm ikinci maraton organizasyonuydu. Bugüne kadar İstanbul’da Avrasya, Antalya’da Runtalya (x2) ve Berlin’de Berlin maratonlarını koşmuş ve deneyimlemiştim. Sanırım hiç tereddüt etmeden bunun bana en çok keyif veren ve en güzel yarış olduğunu söyleyebilirim. Bunu yazmadan önce şöyle düşündüm: maratona katılan bir koşucunun keyif almasını veya sıkıntı yaşamasını kendisi dışında hangi etkenler belirliyor? Aklıma gelenler öncelik sırasına göre şunlar oldu; parkur, hava, organizasyon detayları (destek istasyonlarının sıklığı, yerleri, içerikleri ve bunların önceden söylenenlerle uygunluğu), koşucu sayısı, seyirciler, zaman ölçüm sıklığı. Tüm bunlar Amsterdam Maratonun’da en yüksek notu aldı benden. Parkur gerçekten çok hoştu, kanal kıyısında oldukça uzun koştuk. Ara sıra ağaçlar veya binaların gölgeleri bazen de açık gökyüzünün ferahlatıcılığı yardıma yetişti. Hava 10 derece civarlarında gezindi. Başlangıç öncesi üşütüyordu ama koşu sırasında hiç rahatsızlık vermedi. Kısa kollu bir fit tişört üstüne uzun kollu ince bir dry fit giydim. Alnım ve kulaklarım ilk yarıda üşürler diye Alptekin’in buff’ı imdadıma yetişti. Genel anlamda hava ideal bir maraton havasıydı. Organizsasyonun eposta ile ilettiği sonradan da broşürlerden okuduğumuz destek istasyonları hakkındaki detaylar tam da vaadedildiği gibiydi. Sıklıkları tam benim ihtiyaçlarıma (tahmin ettiğim kadarıyla birçok maraton koşucusunun ihtiyaçlarına) denk düşecek kadardı. Yerleri santimetresine kadar doğru, içerikleri de hep söylenenlerden oluşuyordu. Bitmiş veya az kalmış bir şeye rastlamadım. İnsan yarışa çok katılım olsun, büyük bir kalabalıkla koşayım istiyor ama Berlin’deki gibi 40.000 kişi de bir parkura zor sığıyor. Amsterdam’da bu sayı 9500 civarındaydı. Hem insana coşkuyu hissettirecek kadar doyurucu bir koşucu kalabalığı vardı hem de parkurdaki insanlar istediğiniz hızda koşmanızı engellemeyecek kadar seyrekti. Seyirciler her noktada varlardı ve coşkuyla koşanları destekliyorlardı. Ne koşuculara sıkıntı yaratan bir seyirciye rastladım ne de böyle bir olay duydum. Göğüs numaralarından isimleri okuyup ismen tezahurat edenler beni de zaman zaman motive etti. Son olarak sonradan koşunuzun detaylarını öğrenmenize yetecek kadar parkur boyunca dizilmiş zaman ölçüm noktalarından söz etmek gerek. Her ne kadar kolumuzda saatimizle sürekli tempoyu, bölüm zamanlarını izlesek de yarış sonunda bunun resmi kayıtlara nasıl yansıdığını da bilmek istiyoruz. Amsterdam’da her 5 kilometrede ve yarı maraton noktasında birer zaman ölçüm noktası vardı. 20. kilometrede varsa yarıya koyulmaması veya yarıda varsa 20. kilometredekinin olmaması belki sadece benim gibi detaycı adamlar tarafından farkedilen bir şeydir. Ama beni sevindirdiler işte :). En sonunda coşkulu seyircilerle dolu tribünleri olan ve çok güzel bir stadda bir tur atmak da yarışın bonusu oldu. Bu nedenlerle yarış sırasında ve sonrasında keyif aldım.

Amsterdam Maratonu 2011 start öncesi
Startta kalabalık böyleydi

Organizasyonun bir parçası da öncesindeki maraton fuarıdır. İşte sadece bu konuda biraz hayal kırıklığı yaşadım Amsterdam’da. Çok küçük ve sıkışık bir mekandaydı fuar. Ayrıca az sayıda stand ve cazip olmayan ürünler, tanıtımlar vardı. Peki, en azından olanlar biraz uygun fiyatlı olsa da alsam dedim ama oradaki her şey Türkiye’de de ya aynı fiyat ya da daha ucuzdu.
Yarışa gelince… İlk defa yarış sırasında tüm yaptıklarımı planlı, programlı ve bilinçli gerçekleştirdim. Bu kulağa garip geliyor olabilir ama itiraf etmeliyim ki önceki maratonlarda bazen heyecandan, bazen coşkudan ve bazen de yorgunluktan planlarıma uyamadığım veya daha önceden bunu unutmamalıyım dediğim bazı detayları unuttuğum olmuştu. Bu kadar farkında olduğum tek maraton koşusu bu oldu. Sonunda da tamamen tükenmiş halde değildim. Ertesi gün rahatlıkla yürüyebiliyor haldeydim. Bu bir anlamda güzel bir sonuç olsa da bir bakış açısıyla da potansiyel en iyi dereceme ulaşamadığım anlamına da gelebilir. Derece demişken; maratonu 3:24:47 ile bitirdim. Hedefim 3:20’ydi. Hedefi tutturamadım ama en iyi derecemi 7 dakika daha iyileştirdim. Yarış sonrası, zaman zaman, hedefimi tutturamadığım için biraz buruk olduğumu farkettim. Sonra geçmiş maratonlarımı, hedeflerimi ve derecelerimi düşündüm. Hep şunu yaptığımı farkettim, verilerden gördüğüm sonuçtan daha ötesini hedefliyorum ve sonra da bundan dolayı az da olsa moralimi bozuyorum. Zaten yarış öncesi Dailymile’da paylaştığım, hedefler konusunda söylenmiş, bir alıntı sonrası bu konuyu tartışmıştık. Hala doğrunun ne olduğunu bilmiyorum ama artık moralimi de bozmuyorum (bozmayacağım). Maraton süresinden dakika kırpmak gerçekten kolay değil. Sonuç olarak, bence hedefleri yukarıda tutmanın sakıncası yok, önemli olan ulaşılan başarıyı az görmeyip, onun sevincinin hedefi tutturamamanın burukluğu altında ezilmesine göz yummamak.
Amsterdam Maratonu 2011 finish anı
Sağdaki saatin hemen altında beni görebilirsiniz 🙂

Son kilometrelerde yaşadığım sıkıntıdan ve bu yarışı nasıl koşmayı planladığımdan söz ettiğim yazıda, ulaşmaya en çok çalışacağım şeyin ilk yarısı ikinci yarısından hızlı veya aynı hızda koşulmuş bir maraton olduğunu yazmıştım. Yine olmadı ama bu konuda da en iyi maratonum oldu. İlk yarısını 01:41:17, ikinci yarısını da 01:43:30’da koştum. Yavaşlamanın oranı %2,19. Aşağıda o yazıda paylaştığım iki grafiği Amsterdam Maratonu verilerinin eklenmiş hallerini görebilirsiniz. Bence sonuçlar sevindirici olmakla beraber son kilometrelerdeki yavaşlama konusuna çok daha ciddi eğilmek ve önlemler almak şart.
Son üç maratonun grafiği
Son üç maratonun grafiği

Amsterdam maratonu 2011 planlar ve gerçekleşen
Amsterdam maratonu 2011 planlar ve gerçekleşen

Bu yeni eklenmiş eğrilere bakınca o yazıda karşılaştırmaya çalıştığım yöntemlerden başlangıcı yavaş yapma yöntemini seçtiğim kolaylıkla anlaşılıyor. Ancak tam da istenen sonucu elde ettiğim söylenemez. İkinci 5 kilometrelik bölümü planladığımdan epey hızlı koşmuşum. Bu mu etkilemiştir son bölümdeki performanı bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki artık maraton hazırlık programlarıma en az bir tane 42 km veya üstü koşu ekleyeceğim.
Yukarıdaki grafikler ve aşağıdaki veriler maratonu nasıl koştuğumu çok detaylı ortaya koyuyor. O nedenle yarışın detaylarına burada girmeyeceğim. Su ve/veya enerji içeceği içtiğim her istasyonda (ki her istasyonda en az birini aldım) içeceğimi muhakkak yürüyerek aldım ve yürüyerek içtim. Bu, tempoma hiç zarar vermedi ve sıvı alımının çok daha efektif olmasını sağladığını gördüm. 16 ve 26. kilometrelerde birer tane Gu jel aldım. Ayrıca 21 ve 31. kilometrelerdeki istasyonlardan ikişer km önce, yarış öncesi Ayşin’in verdiği (sağolsun çok işe yaradılar) Gu çiğneme tabletlerinden çiğnedim. Bunun dışında bazı istasyonlarda bölünmüş muz parçaları attım ağzıma. 30. kilometreye kadar tempomu korumak için çok çaba sarfetmem gerekmedi, rahat koştum. 30-35 arasında zorlansam da kendimi tempoda tutmayı başarabildim. Sonrasında ne yaptımsa tempoyu 5:00’in altında tutamadım.
5 km: 24:53 – 24:53 – 4:59 dk/km – 155 bpm
10 km: 48:39 – 23:46 – 4:45 dk/km – 157 bpm
15 km: 1:12:30 – 23:51 – 4:46 dk/km – 159 bpm
20 km: 1:36:08 – 23:58 – 4:44 dk/km – 163 bpm
25 km: 1:59:31 – 23:23 – 4:41 dk/km – 166 bpm
30 km: 2:23:06 – 23:35 – 4:43 dk/km – 169 bpm
35 km: 2:47:28 – 24:22 – 4:52 dk/km – 170 bpm
40 km: 3:12:57 – 25:29 – 5:06 dk/km – 168 bpm
42 km: 3:24:47 – 11:50 – 5:23 dk/km – 169 bpm
Genel sıra: 1886/9633
Yaş kategorisi sıra: 360
Yarışın simulasyonu
Amsterdam konusu, turistik anlamda, başlı başına ayrı ve uzun bir yazıyı hak ediyor, ama bu blogda değil :). Çok güzel bir şehir. Maraton sonrası keyifli bir 3 gün geçirdik eşimle.
Runner's World kapak
Sonuçta Runner's World dergisinin Hollanda basımına kapak da olduk 😀

“Amsterdam Maratonu 2011” hakkında 6 yorum var

  1. tebrik ederim oncelikle, kisisel maraton rekorunuzu kirdiginiz icin. yaklasik 4 aydir kosuyorum. blogunuza da kosuyla alakali hem taktik hem motivasyon saglayabilecek bloglar ararken ulastim. oldukca faydalandigimi soyleyebilirim. dubai’de yasiyorum ve 27 ocak 2012’de dubai maratonu’nda 10K kosacagim, hazirliklarim o yonde. o maratona da bekleriz Mert Bey. selamlar.

  2. Merhabalar; Amsterdam yarı maratonuna kayıt olsam mı diye araştırırken buldum yazınızı. Bu yazıdan sonra galiba olacağım. Runner’s World dergisi de süpermiş 😉 İznik’te tekrar başarılar..

    1. Çok keyifli bence. Güzel ve düz bir parkur, stadyumda başlayıp bitmesi de ayrı bir motivasyon. Teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir