Uzun Mesafe Koşucusunun Yalnızlığı

Uzun Mesafe Koşucusunun Yalnızlığı

The Loneliness of the Long Distance Runner filminden bir sahne
...

Gençlik yıllarından beri rock ve heavy metal dinleyicisiyimdir. Kaçınılmaz olarak Iron Maiden‘ın tüm albümlerini dinlemiş birçoğuna da bayılmışımdır. 1986 yılında piyasaya çıkmış olan “Somewhere in Time” albümlerini de çok severim. O albümde 8 şarkı vardır ama koşmaya, özellikle de uzun uzun koşmaya başladığımdan beri bu şarkılardan biri daha çok ilgimi çeker oldu; “The Loneliness of the Long Distance Runner”. Şarkının sözleri şöyle (ben çevirdim, ilk defa şarkı sözü çeviriyorum yanlışım olabilir, mazur görün; dilerseniz İngilizce aslınıokuyabilirsiniz):

zorlu rota
bir de rüzgar
ve sürekli sırtını döven yağmur
kalbin yüksek sesle çarpıyor
ve giderek ses yükseliyor
ve daha da yükseliyor ses ta ki
kafanda yankılanana kadar
attığın her adımda
ve aldığın her nefeste
kararlılık
seni hiç durmamacasına koşturuyor
kazanmalısın, düşene kadar koşmalısın
tempoyu bırakma, yarışa asıl
zihnin berraklaşıyor
neredeyse yarı yoldasın
ama kilometreler bitecek gibi görünmüyor
sanki bir rüyada gibi
yol hiç bir yere gitmiyor
çabalamak anlamsız görünüyor
The Loneliness of the Long Distance Runner
The Loneliness of the Long Distance Runner

koş devam et koş
koş devam et koş
uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı
pistte koşmayı sürdürmeliyim
koşmayı sürdürmeli ve kazanmalıyım
ne pahasına olursa olsun
güçlü olmalıyım
kararlı olmalı ve hızlanmalıyım
tarlalarda çitlerden atla
ve tam arkanda kim var görmek için dön bak
çok uzakta bir yerlerde
bitiş çizgisi yaklaşıyor ama
bu zaferi istiyor musun gerçekten
son aşamaya geliyorsun
idealler silik birer iz
yarışı bırakmak istiyorsun
herşey anlamsız
koş devam et koş
koş devam et koş
uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı
Bu şarkıyla ve sözleriyle bir süre ilgilendikten sonra çıkış noktasını merak ettim. Küçük bir araştırma kaynağı hemen ortaya çıkardı. “The Loneliness of the Long Distance Runner” 1959 yılında yayınlanmış Alan Sillitoe tarafından yazılmış kısa hikayeler içeren bir kitabın adı. Kitabın içinde kitap ile aynı isimde bir de kısa hikaye mevcut. Hikaye sonradan yine Sillitoe tarafından yazılan bir senaryo ile Tony Richardson yönetmenliğinde bir filme de dönüştürülmüş. 1962 yapımı film hikayle çok yakın bir akış izliyormuş (filmi izlemediğimden mışlı geçmiş zaman kullanıyorum, en yakın zamanda izlemek istiyorum).
The Loneliness of the Long Distance Runner film afişi
The Loneliness of the Long Distance Runner film afişi

Hikaye, Colin Smith isimli gencin saçma bir hırsızlık suçundan tutuklandıktan sonra cezasını çektiği ıslahevinde yaşadıkları ile ilgili. Colin, tutuklanmasının ardından ıslahevinin sıkıntılarından sıyrılıp biraz huzur bulmak için koşmaya başlar. Uzun koşuları ıslahevi müdürünün dikkatini çeker. Islahevleri ve okullar arasında yapılan yarışlarda Colin’i yarıştırmak için himayesine alıp, ağır işlerden ve saldırganlıktan korur. Hikayede, Colin şöyle diyor: “as soon as i got to borstal they made me a long-distance cross-country runner… because running always been made much of in our family, especially running away from the police” (ıslahevine girer girmez beni uzun mesafe kros koşucusu yaptılar… çünkü koşmak bizim ailemizde çokça yapılan bir eylemdi, özellikle polisten kaçarken). Ayrıca erken salıverme olasılığı da gündeme gelir. Yönetim sporu kullanarak ıslah yöntemi üzerine yaptığı çalışmanın başarılı olduğunu göstermek için bunu bir fırsat olarak kullanmak ister. Uzun antrenmanlardan sonra önemli yarış günü gelir çatar. Yarışta Colin kendi karşısında favori görülen diğerlerini geçerek önde koşmaya başlar. Yarışın sonuna gelindiğinde (burdan sonrası hikayeyi okumak ve sonunu bilmek istemeyenler için spoiler içerebilir, eğer sonu öğrenmek istemiyorsanız bir sonraki paragrafa atlayınız) bitiş çizgisine birkaç metre kala Colins durur. Yönetimin gözlerinin içine bakarak diğerlerinin yetişmesini ve kendinden önce bitiş çizgisini geçmelerini bekler. Bir şekilde ıslahevi yönetimine ve onlar tarafından temsil edilen tüm baskıcı unsurlara başkaldırmaktadır. Başarısını kendi başarısı gibi göstermek isteyen ve onu bir yarış atı gibi kullanan müdüre istemediğinde yapmayacağını göstermektedir. Sonuç olarak Colins yaptığının cezasını ağır işler ve vahşi saldırılarla çeker. Ama geriye dönüp baktığında yaptığından pişman değildir. Hikaye her ne kadar yumuşak ve naif bir şekilde anlatılıyorsa da içinde yoğun bir sistem eleştirisini de barındırıyor. Bu sahneler de bu eleştirinin zirve yaptığı noktalar.
Aşağıdaki videoda Iron Maiden’ın şarkısını dinleyebilirsiniz. Videoyu hazırlayan kişi görüntülerde yukarıda bahsi geçen filmden değil 1981 yapımı Peter Weir imzalı Gallipoli filminden parçalar kullanmış. Aslında bu film de başka bir yazının konusu olmaya aday bir koşucu filmidir. Eğer izlemediyseniz aşağıdaki videoyu da izlememenizi öneririm, çünkü görüntüler filmin kısa bir özetini oluşturmakla kalmıyor sonunu da gösteriyor. Ben özellikle bu videoyu ekledim, çünkü ben de bu filmin görüntülerinin bu şarkıya çok uyduğunu düşünüyorum.

Son dönemde okuduğum, bir uzun mesafe koşucusunu konu alan, Siegfired Lenz’in Ekmek ve Oyunlar romanından sonra bu hikaye ile karşılaşınca, edebiyat (ve sinema) alanında yer bulacağını çok düşünmediğim bir konu olan uzun mesafe koşularının aslında yazarlar tarafından çok da gözardı edilmediğini farkettim. Uzun mesafe koşusu konusuna değinmiş daha ne varsa bulup okumak, izlemek istiyorum. Bildiklerinizi lütfen yorumlarda paylaşın. Belki bu blogda bu listeyi yayınlayacağım bir bölüm de oluşur.
Herkese keyifli okumalar ve sağlıklı antrenmanlar dilerim.

“Uzun Mesafe Koşucusunun Yalnızlığı” hakkında 5 yorum var

  1. Iron Maiden geçmişte çok kereler dinlemiş biri olarak yazını okuduktan sonra şimdide (birazdan) filmi seyredeceğim. Eline Sağlık

  2. Uzun mesafe koşucusunun yalnızlığı… Belki de insanın yalnızlığa doğru yaptığı uzun koşusudur bu! Bir görme engelli olarak haftada dört gün kendi yalnızlığıma doğru koşuyorum. Çitlerden atlayacak kadar görmüyor gözlerim, yollardan kimi zaman korkuyorum; ama durduramadığım bir şey bu… Koşmak… Ciğerlerimin beynime isyanını, beynimin bacaklarıma olan sitemini tüm benliğimde duymak… Belki de herkesin içindeki yalnızlığımdan kendi yalnızlığıma bir varıştır bu koşmak.
    Çok şeyim yanlış biliyorum. Koşu formum bozuk, adımlarım bile yanlış biliyorum. Hiçbir testi yapamadım. Bildiğim tek şey koşmam gerektiğidir.
    Şimdilik 5 km’yi 28 dakikada ancak koşabiliyorum; ama haftada 5 kere yirmi sekiz dakikada beş kere koşabiliyorum.
    Macera yarışlarına katımak, koşmak, yüzmek, sonra bisiklete binip ardından tırmanmayı çok isterdim; ama şu an yapabildiğim bu. Bir gün daha iyisini yapacağım.
    Bana birinin yardım etmesi gerek…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir