Adidas Pureboost RBL İncelemesi

Adidas Pureboost RBL İncelemesi

Koşanların, özellikle de koşmaya yeni başlayanların en büyük sorunudur; “Hangi ayakkabıyı almalıyım?” Ben de koşmaya başladığım zamanlarda bu konuda çok zorluk yaşadım. Bu nedenle çok araştırdım, çok okudum hatta çokça da yazdım (1, 2, 3) ama bütün bu araştırmalardan şunu öğrendim; sadece okuyarak, araştırarak ayakkabı seçemezsiniz. Tabii ki bu konuda bilinmesi gereken, öğrenilebilecek bazı temel şeyler var ancak aslolan denemek, tecrübe etmek ve bazen de yanılarak öğrenmek. Okumanın, araştırmanın deneyeceğiniz ayakkabıların sayısını azaltacağı bir gerçek. Zaten o yüzden yazıyoruz, deneyimlerimizi mümkün olduğunca paylaşıyoruz. Sadece şunu unutmamak gerek: insanlar ve onların ayakları, bacakları, basışları farklıdır, bu farklılıkları her zaman göz önünde tutmak ve bu gerçeği gözeterek inceleme yazmak, okumak gerek.  Ben de bugün aynı nedenle ve yöntemle Adidas’ın Pureboost RBL modeli hakkındaki deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.

Açıklama: Bu incelemeye konu olan ürün Türkiye dağıtıcısı tarafından bana denemem, kullanmam ve görüşlerimi paylaşmam için verilmiştir. Ayakkabı tamamen kişiye özel bir ekipman olduğundan bir marka veya model hakkında çok iyi ya da çok kötü diye genelleme yapmak mümkün değildir. İncelemeleri deneyimlerini paylaşan kişinin ayak, bacak ve genel vücut yapısı, koşu formu gibi kişisel özelliklerine göre okumak önemlidir. Ürün hakkındaki tüm görüş ve fikirler bana aittir. Yazı tamamıyla kendi deneyimlerimin özetidir. Ne gördüysem ve deneyimlediysem olduğu gibi yazdım.

Pureboost RBL ile ilgili söylenmesi gereken ilk şey bence görüntüsünün biraz sıra dışı olduğu. Gerçi son dönemde alışılmışın dışında koşu ayakkabısı modelleri görmeye alıştırılıyoruz ama yine de bu özelliğinden söz etmek gerek. Tam bir çorap şeklinde tasarlanmış ayakkabılar çoğalmaya başladı. Bu da onlardan biri. Ayakkabının ayrı bir dili de yok. Dahası Pureboost RBL’in bilek kısmında da epey yukarı yükselen lastik şeklinde şeritler var. Üst kısımda kullanılan kumaş/örgü çok değişik. Ultraboost 3.0’ın üst kısmı gibi aşırı yumuşak değil, Solarboost’un üstü gibi neoprene de benzemiyor. Onlardan farklı bir örgü yapısına sahip. Bu haliyle ayağı iyice sarıyor ama hava almasını da engellemiyor. İşin ilginç kısmı hava alıyor gibi hissettirmesine karşın su geçirmiyor. Kullanılan malzeme “water repellent” (suyu iten) bir yapıda. Yani üzerine su sıçradığında su oradaki malzemeyi ıslatamıyor, dolayısıyla ayakkabı kuru kalıyor. Ben çok hafif yağmurda ve su birikintilerinin biraz sıçrattığı yerlerde koştum ve ayaklarım ıslanmadı. Ağır yağmurda ya da suyun içinde nasıl davranır bilmiyorum. Ama tahminim kuru kalmasını su iten özellikteki kumaşına borçlu yani çok su olduğunda içine geçecektir. Üst kısımda kullanılan bu malzeme ayrıca reflektif özelliğe sahip, bu yüzden gece görünürlüğe epey katkısı oluyor.

Bilekteki lastik şeritler, üst kısımda kullanılan örgü ve örgüdeki ışıkta parlayan beyaz iplikçikler burada görülebilir.

Pureboost’un üst kısmının iki yanında ne Ultraboost gibi plastik bir parça ne de Solarboost gibi daha sıkı ve kalın örülmüş bir kısım bulunuyor. Burada, yani ayağın orta bölümünü iki yandan destekleyen yerde, dışarıda özel bir şey yok; sadece markanın üç çizgisi şeklinde sürülmüş boya var. İçeride ise ayakta hissedilmeyen ama elinizle yoklarsanız hissedebileceğiniz ince bir plastik kafes var. Bu plastik hem ince hem de çok yumuşak; sanırım bu kısmı sadece örgü kumaşa emanet etmek istememişler. Ayağın orta ve ön kımında kontrol istemeyenler/sevmeyenler için güzel tasarım olmuş. Bu bölümlerde rahatsız eden hiçbir şey yok. Hem de kolay kolay esneyip, şeklini kaybetmiyor, yani ayağı yeterince sarıp sarmalıyor. Hatta ön kısmı biraz fazla sıkı bile denilebilir. Bu sıkılık ilk giyildiğinde fazla gibi gelse de koşarken hiç rahatsız etmiyor, aksine ayağa tutunduğu için işe bile yarıyor.

Üst kısımla ilgili bir başka ilginçlik topuğun iki tarafındaki şişkin şeyler. Bunlar dışarıdan çok garip görünüyorlar. Parmakla bastırınca epey yumuşaklar ama iç kısımları o kadar yumuşak değil. Topuğu iki yanından desteklen hafifçe sert malzeme var içeride. Neden içeride değil de dışarıda bu kadar yumuşaklar bilmiyorum açıkçası. Her seferinde ayağıma ilk geçirdiğimde topuğumun iki yanında sertçe dokunan şeyler hissediyor ve garipsiyorum ama koşarken bu durumu fark etmiyorum. Böyle olunca da işini yapıyor demek ki diyorum içimden. Çünkü zaten önemli olan koşarken hissetmediğim halde orada destek olması değil mi?

Topuktaki şişlikler. Onlar destek değil fil. 😀

Öyle olmayacakmış gibi görünüyor ama ayakkabıyı giymek çok kolay. Esnek bir malzemeden olduğundan kolaylıkla ayağa geçiveriyor. Bileğin ön ve arkasındaki britlerden tutup çekmek de işlemi kolaylaştırıyor. İpler kolay bağlanıyor, kendiliğinden çözülmüyor. Ama zaten ipe de çok gerek yok gibi çünkü üst kısım ayağı tamamen tutuyor. İpi çıkarıp atsanız bile çok fark etmez sanki.

Modelin adından da anlaşılacağı gibi orta taban tamamıyla boost malzemeden. TPU’yu küçük enerji topçukları şeklinde üretip, sonra da bir kalıpta bir araya getiriyorlar. Bu şekilde elde edilen tabanın koşu ayakkabısı sektöründe en yüksek enerji dönüşünü sağladığı söyleniyor. Koşu ayakkabısı tabanlarının standart malzemesi olan EVA’dan daha yüksek enerji dönüşü sağlaması dışında diğer bir farkı soğuk havada sertleşmemesi. EVA tabanlar çok soğuk havalarda, normal koşullarda olduğundan biraz daha sert/bükülmez bir yapıya bürünüyorken TPU böyle davranmıyor. Orta taban tamamen boost ama Ultraboost’a göre epey ince. Ultraboost 3.0’ın tabanı arkada 29 mm, önde 19 mm iken Pureboost RBL’inki arkada 18 mm, önde 10 mm kalınlıkta. Bunu koşarken hissediyorsunuz zaten. Boost malzeme yumuşak, tepkisini gösteren ve yastıklayıcı özellikte tamam ama kalınlığı bu kadar fark edince yeri hissetme miktarı da değişiyor. Bu, seçim kriteriniz olabileceği gibi (yani yerden gelen tepkiyi hissetmek size iyi geliyorsa) almamak için de gerekçeniz olabilir (yastıklamanın bolluğu sizin için olmazsa olmazsa). Ben çok uzun olmayan yüksek tempolu koşularımda -ki o tür koşularda yeri daha fazla hissetmek bana iyi geliyor- pistte ve asfaltta kullandım ve davranışı hoşuma gitti. Ama düşük tempolu, uzun koşuları sert zeminde yapacaksam çok tercih etmeyebilirim. Hep dediğim gibi bunlar kişisel tercihler.

Orta tabanın kalın olmadığı bu açıdan net görünüyor.

Dış tabanı Adidas’ın Stretchweb dediği bir yapıda. Boost malzemenin enerji dönüşümünü çok etkilemeden dayanıklı ve tutunması yüksek olacak şekilde tasarlandığı söyleniyor. Gerçekten de farklı zeminlerde yeri iyi tuttuğunu, kaymadığını ve olması gerektiği kadar esnediğini deneyimledim. Çok çabuk yıpranıp aşınmadı da. Gerçi benim basışım ayakkabıların altını çok aşındırmıyor ama bu model epey dayanıklı görünüyor.

Ayakkabı bu malzemelerle oldukça hafif ve ayağa uyum sağlayan bir yapıya sahip olmuş. Benim numaramda (46 – US 11,5) tekinin ağırlığı 339 gr. Bu arada Adidas numaralar konusunda modelden modele standardını koruyan bir marka (en azından şu ana kadar denediğim modellerde öyle gördüm). Bu konuda bazı markalar insanı delirtebiliyor. Aynı markanın bir modelinde 46, başka modelinde 45, diğerinde 45,5 giymek epey dert yaratabiliyor.

Stretchweb böyle bir şey işte.

Yukarıda taban yüksekliğini yazdım, fark etmişsinizdir, topuk farkı 8 mm. Tabanda adıma eşlik eden, yönlendiren torsion yapısı bu modelde yok. Ultraboost ve Solarboost’ta torsion çok net görülüyor ve hissediliyor. Pureboost basış anlamında neutral ve kemer yapısı anlamında da normal bir yapıda. Orta tabanında da dış tabanında da bu durum çok net gözle görülüyor. Koşarken de öyle hissediliyor zaten.

Ayakkabının dış görünümü de oldukça güzel. Bileklerindeki lastikler çok canınızı sıkmaz, gözünüze batmazsa günlük de kullanabilirsiniz. Ben bazı günler kullanıyorum. Çünkü ayağı sarmalayan yapısı ve hava almasına rağmen ayağı sıcak tutması, ıslanmaması kışın tercih etmeme neden oluyor. Koşularda da yukarda bahsettiğim gibi kısa ve yüksek tempolu antrenmanlarda değerlendiriyorum.

Haa bu arada RBL kısaltması, “başkaldıran” anlamındaki “rebel” kelimesinden geliyor. Sanırım alışılmışın dışında görünümü ve standardın ötesindeki yaklaşımlarına gönderme yapmak istemişler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir